Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

İLHAN SELÇUK'U FAZIL SAY'LA UĞURLAMAK...
 

İlhan Selçuk'un odasında toplanmışız...

Koltuğunda kardeşi Ülfet Ertel oturuyor...

Veda töreni konuşuluyor.

* * *

Başsağlığına ilk gelenlerden biri Doğan Hızlan...

İlhan Bey'e doğrudan adıyla, İlhan diye hitap eden birkaç kişiden biri.

Herkes üzgün...

Törende konuşacaklar belirleniyor:

Ben konuşamayacağımı söylüyorum...

Başta Ülfet Ertel, herkes "Olmaz!" diyor.

Ağlamadan nasıl konuşabileceğimi düşünmeye başlıyorum...

Derken aklıma müzik geliyor:

"Bir şey çalınacak mı?" diyorum...

Requiemler konuşuluyor...

Çok kullanılmış olan Mozart'ın requiem'i kimseye cazip gelmiyor...

Ben Aronofsky'in o korkunç "Requiem for a dream" filmi için Clint Mansell'in bestelediği sonradan "Requiem for a tower" diye de ünlenen "Lux Aeterna" (sonsuz ışık) adlı parçasını öneriyorum...

Olumlu ya da olumsuz, kimse bir tepki vermiyor...

Doğan Hızlan aniden "Fazıl bir şey çalar mı acaba?" diyor...

Herkes birden heyecanlanıyor...

"Fazıl Say çalarsa İlhan Selçuk'a yakışır bir tören olur" deniyor...

Her ikisinin de birbirine olan saygısından ve sevgisinden söz ediliyor...

Fikri ortaya atan ve herkesi tanıyan Doğan Hızlan, Say'ın menajerini arıyor:

Yanıt umut verici değil...

Bir belirsizlik...

Fazıl Say yurt dışında!

Derken birkaç dakika sonra Doğan'ın telefonu çalıyor:

Menajeri konuşmuş...

Fazıl ertesi gün Türkiye'ye dönüyormuş...

Seve seve törende kısa bir konser verebilirmiş.

Hemen ardından Fazıl bizzat arıyor:

Doğan'la kısa bir konser için anlaşıyorlar.

* * *

Ayağının tozuyla Lütfü Kırdar'a koşan Fazıl iki parça seslendiriyor:

Önce Kara Toprak:

Bir yorum...

Ama ne biçim bir yorum!

Fazıl Say imzalı özel bir Kara Toprak herkesin yüreğine kazılıyor...

Ve...

İlhan Selçuk için doğaçlama:

Bir dahinin gönlünden, zihninden, tüm varlığından kopan melodiler parmaklarından fışkırıyor...

Piyanonun tuşlarından bizim gönlümüze, zihnimize, benliğimize ulaşıyor!

Hüzün...

İsyan...

Yakarış...

Haykırış...

Sonsuzluk...

Ve son!

Bütün duygular şahlanmış...

O koca salonda çıt yok...

Herkes büyülenmiş...

Ülfet Ertel'in yüzüne bakıyorum...

Gözlerinde yaş yok,

İlhan Selçuk var!

* * *

Fazıl Say'ın melodileri İlhan Selçuk'u bir kez daha ebedileştiriyor...

İçerdeki ve dışarıdaki sevenlerinin, özellikle de oğlu gibi sevdiği Mustafa Balbay'ın ve daha önce yine içerdeyken babasını da yitirmiş olan Mehmet Haberal'ın başı sağ olsun!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 30 Eylül 2024

Valid HTML 4.01 Transitional