AYDINLANMA
EMRE KONGAR
MÜNCİ KALAYOĞLU'NUN GÖZÜNDEN MEHMET HABERAL
Prof. Dr. Münci Kalayoğlu:
Organ nakli konusunda bir efsane...
Sadece Türkiye'de değil, Amerika'da da...
Kalayoğlu 2007'de Türkiye'ye döndü ve Memorial Hastanesi'nin organ
nakli biriminin başına geçti.
Bugüne kadar 192 karaciğer, 305 böbrek 4 pankreas naklini gerçekleştirdi.
Öyle bir efsane ki, Harvard Tıp Fakültesi mezunu, Amerika'nın en iyi hastanesi
seçilen Massachusetts General'da ihtisas yapmış, organ nakli üst ihtisasını Wisconsin
Üniversitesi'nde bitirmiş bir hekim, Dr. John C. LaMattina, bilgi ve görgüsünü
arttırmak için Türkiye'ye, Kalayoğlu'nun yanına çalışmaya geliyor.
* * *
Nerden biliyorsun bunları diyeceksiniz.
Münci Kalayoğlu da, aynen Mehmet Haberal ve benim gibi Hacettepeli.
Geçen gün karşılaştığımızda ayak üstü sohbet ederken öğrendim bu bilgileri.
Tabii ortak dostumuz Mehmet Haberal'ın trajedisini de konuştuk.
Anlaşılan o kadar üzülmüş ki, bu konudaki duygu ve düşüncelerini yazıya da
dökerek yolladı bana:
İşte Kalayoğlu'nun Haberal değerlendirmesi.
* * *
17 sene doktor olmak için, 14 sene de cerrahi profesörü olmak için geçen zaman,
toplam 32 sene!!!!
Daha sonra da 1832 böbrek, 344'den fazla karaciğer nakli...
Ayrıca kurduğu üniversite, açtığı hastaneler, yetiştirilen, eğitilen binlerce genç
tedavi olan binlerce hasta...
Şunu söylemek istiyorum:
Doktor, bilim insanı, cerrah, organ nakli cerrahı kolay yetişmiyor. Arkasında
uykusuz gecen binlerce gece, ameliyat gömleğinden akan kanlar, yaşayan, ağlayan,
ölen, iyi olan hastalar...
Bir cerrah kolayca yetişmiyor...
Ve hele iyi cerrah çok çok zor.
Belki Muhammed Ali dünya şampiyonu olduktan on sene sonra tekrar boksa
başlayabilir ve tekrar şampiyon olabilir. Micheal Jordan Chicago Bulls'un
NBA şampiyonluğundan 5 sene sonra tekrar basketbola başlayabilir ve tekrar
şampiyon olabilir...
Ama iyi bir cerrahı, hem de çok çok iyisini, bir sene bir odaya kapatırsanız,
ameliyathaneden uzak bırakırsanız, ona ancak rüyalarında ameliyat yapabilme şansını
bırakırsanız, o cerrah hiç bir zaman geri gelemez. Belki fizik olarak ölmez ama
cerrahisi ölür.
Yazık olur.
Ben iyi cerrahları tanıyorum. 47 senelik cerrahım, hem Türkiye'de hem de Amerika
Birleşik Devletleri'nde binlerce ameliyat yaptım. Yetiştirdiğim kişiler, Türkiye'de
ve dünyanın her bir yerinde başarılı şekilde çalışıyorlar.
Ben iyi cerrahı tanırım. Benim için onların ameliyatlarını seyretmek Bethoven'in
5'inci senfonisini dinlemek kadar veya Leonardo Da Vinci'nin 'la Jaconde'unu
seyrettiğim zaman aldığım zevk kadar bana zevk verir.
Ben Prof. Dr. Mehmet Haberal'ı 1967 yılından beri tanırım. Birlikte bir çok
ameliyata girdik.
Mehmet Haberal iyi hem de çok iyi cerrahtır.
Hacettepe'de ve Başkent Hastanesinde beraberce bir çok hastanın hayatını kurtarmak
için uğraş verdik. Asla şüphem yok, o çok iyi cerrah.
Anayasaya göre idam cezası, yani öldürmek yasak.
İyi bir cerrahın cerrahisini öldürürseniz geriye ne kalır ki?
Gecen ay, Amerika'da, San Diego'da, organ nakli toplantısındaydım. 200'e yakın
dünyanın bütün ülkelerinden oraya gelen organ nakli cerrahları bana Haberal'ı
sordular ve üzüntülerini bildirdiler. Ne zaman tekrar görebileceklerini sordular.
'Bilmiyorum' dedim. 'Merak etmeyin, iyidir' dedim. 'Tekrar aramıza
dönecek' dedim.
İnanıyorum ki kısa bir zaman sonra Mehmet aramıza dönecek!
* * *
Kalayoğlu'nun değerlendirmesi böyle...
Acaba tarih, Haberal'ın yaptıklarını ve ona yapılanları nasıl değerlendirecek?
Bu işin sorumluluğunu kim yüklenecek?
|