Değerli okurlarım, Demokrat Parti de AKP'nin Anayasa değişikliği
önerisi hakkındaki görüşlerini yolladı:
Çok ayrıntılı ve kendi önerileriyle birlikte kırk küsur sayfayı aşan
bir metin.
Bu kadar uzun bir metni özetleyerek bu sütuna sığdırmak çok zor oldu;
sadece ana noktaları size özetliyorum.
Bu "Anayasa Paketi", halkın değil, AKP'nindir.
Uzlaşma ihtiyacı duyulmaksızın, halkın değil, AKP'nin sorunlarının
çözümü amaçlanarak hazırlanmıştır.
Bu Teklif'te, "dokunulmazlık" yoktur.
Parti içi demokrasiye, anti demokratik Siyasi Partiler Yasası'na ve
örneği bulunmayan %10'luk yüksek seçim barajına yönelik hiçbir çözüm
önerisi yoktur.
"En kısa, en çabuk ve en az masrafla adalete nasıl ulaşılır" sorusunun
cevabı yoktur.
İşsizlik, yoksulluk, eğitim yoktur.
RTÜK ve YÖK de yoktur.
Bu Teklif'te, uzlaşma yok, dayatma vardır.
Bu Teklif'te, uyulduğu ifade edilen AB müktesebatına aykırı olarak,
HSYK'da konumu daha da güçlendirilmiş bir Adalet Bakanı vardır.
Yeniden yapılandırılmasında yürütmenin ağırlıklı rol oynadığı bir HSYK ve
adeta "Cumhurbaşkanlığı Konseyi" veya "Çankaya Güdümlü Mahkeme" haline
getirilmek istenen bir Anayasa Mahkemesi vardır.
Bu Teklif'te, yasama ve yürütmeyi elinde tutan AKP'nin, bağımsız yargı
tarafından denetlenmeyi engellemek üzere, yargıyı da ele geçirme arzu ve
amacı vardır.
Bu Teklif'te ... zedelenen "kuvvetler ayrılığı" prensibi ve buna bağlı
olarak Anayasa'mızın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen "hukuk devleti"
ilkesine aleni aykırılık vardır.
Ve nihayet bu Teklif'te, "yargısız infaz" acılarını yaşayarak öğrenmiş
insanlara sıkça rastlanan Türkiye'de, "yargının infazı" girişimi vardır.
Kısacası, yarınlar düşünülmeden, ya da sadece bazı politikacıların
yarınlarda karşılaşabilecekleri muhtemel güçlükler düşünülerek, çokça
demokratik değerin zorlanması pahasına, özensizce hazırlanmış, rejim
açısından tehlikeli gelişmelere kapı aralayan, hukuki temeli zayıf
bir "Anayasa Değişiklik Paketi" ile karşı karşıya bulunmaktayız.
Unutulmamalıdır ki, "siyasallaştırılmış yargı, adalet değil, hüsran
doğurur"..."siyasetin girdiği mahkemeden, adalet kaçar".
Bu yapılanmada ilk dikkat çeken husus, Anayasa Mahkemesi'nde, mevcut
iktidar yanlısı bir çoğunluk oluşturma niyeti ve çabasıdır.
"Dokunulmazlıkları kalkması, iktidarın kaybedilmesi ya da
milletvekilliğinin sona ermesi" halleri düşünülerek, adeta dost bir
yüksek yargı oluşturulmak isteniyor.
Daha da vahimi, demokratik, laik hukuk devleti, adeta savunmasız hale
getiriliyor.
Yasama, yürütme ve yargı ile ilişkileri yeniden belirlenmeden, halen
siyasi ve hukuki hiçbir sorumluluğu olmayan Cumhurbaşkanı'na tanınacak
"geniş idari karar alabilme yetkisi", 2012'den itibaren Cumhurbaşkanı'nın
seçimle gelecek olması nedeniyle yeniden tartışma konusu yapılacak ve
kaçınılmaz olarak da yeni anayasa değişikliği taleplerine dayanak teşkil
edecektir.
Zira, bu durumda, halktan oy isteyecek bir Cumhurbaşkanı'nın
sorumsuzluğundan bahsedilemeyeceği gibi, halka hesap vermemesi de
düşünülemeyecektir.
REJİM DEĞİŞİKLİĞİNE YÖNELİK ÖNEMLİ BİR HAMLE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ.