Pazar günleri içerdeki ve dışardaki okurlarıma umutlu yazılar yazma
geleneği oluşturmaya çalışıyorum bu sütunda.
Bugün ünlü anayasa hocası Prof. Mümtaz Soysal'ın lideri olduğu
Bağımsız Cumhuriyetçi Parti'nin düşüncelerini aktaracağım.
Bu yazı dizisi, Türkiye'deki olayların sadece birey düzeyinde değil,
siyasal parti düzeyinde de bilinçli bir biçimde izlendiğini gösterdiği
için umutlu sayılabilir.
...AKP, son ayların asıl tartışma konusu olan yargı bağımsızlığı sorununu
sağlam bir çözüme bağlamak, bu amaca doğru Meclis içinde ve dışında güven
verici bir uzlaşma yaratmak yerine, konunun kapsamını olabildiğince
genişleterek yargıya ilişkin önerilerinin çevresini bir bölümünün hiç
güncelliği olmayan birtakım önerilerle donatarak dikkatleri dağıtma yolunu
seçmiştir.
Böyle bir kamuflaj girişimi, olsa olsa yargı konusundaki önerilerin
yetersizliğini örtme ve gündemi saptırma niyetiyle açıklanabilir.
Kaldı ki, yargı konusunda ileri sürülen çözümler... yargı bağımsızlığını
daha da tehlikeye atar niteliktedir.
Örneğin Anayasa Mahkemesi üyelerinin sayısına iki üye daha eklenmiş,
bunlar da dahil olmak üzere üyelerin seçiminde yasama organına da yetki
tanınarak ve cumhurbaşkanına kendisine sunulmuş adaylar arasından üye seçme
hakkı sürdürülerek parlamentodaki çoğunluğun ve genellikle o çoğunluktan
pek de farklı davranmayan devlet başkanının yargı üzerindeki etkisi daha
da arttırılmıştır.
Cumhurbaşkanı, kendi takdiriyle seçeceği yedi üyeye ek olarak, yine
kendisinin atadığı YÖK üyelerinin gösterecekleri adaylar arasından üç
üye daha atayacak, böylece Meclis'in seçtiği iki üyeyle birlikte Anayasa
Mahkemesinde 12 üyelik iktidar yanlısı bir blok oluşturulmuş olacaktır.
Aynı durum, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu için de söz konusudur.
Üye sayısının 21'e çıkarılması ve Kurul'un üç daireye bölünmesi, tek
başına bağımsızlığı sağlayacak bir yenilik değildir.
Cumhurbaşkanı'nın ayrıca üç üye seçmesi de ters yönde bir etki
doğuracaktır.
Adalet Bakanı, oy sahibi olmamakla birlikte Kurul'a başkanlık edecek,
Müsteşarı da yine oy sahibi olarak Kurul üyesi kalacaktır.
Daha önemlisi de şudur: Çeşitli değişikliklerle yasamanın ve
cumhurbaşkanının yargı üzerindeki etkisi arttırılırken, yıllardır
sorun olarak süren yasama dokunulmazlığına hiç dokunulmamakta ve böylece
yasama ve üyelerinin bu statüleri sürdükçe yüz kızartıcı suçlar için
bile yargı önüne çıkarılmaları önlenmiş olarak kalmaktadır.
Bu noktalara bir de uzun zamandır eleştirilen "partiler için yüzde
10'luk genel seçim barajı"nın bir yasa düzenlemesi olarak kalması da
eklenince, oluşturulan değişiklik paketinin Anayasa'daki demokratik
hukuk devleti ilkelerine dikkate değer bir yenilik getirmediği ve bir
geriye gidişin kamuflajı olarak kullanıldığı anlaşılmıştır.
Bağımsız Cumhuriyet Partisi, ortaya sürülen Paket konusunda yargı
bağımsızlığı dışında daha fazla görüş belirlemeyi söz konusu kamuflaja
katkı sağlamak anlamına geleceği inancındadır.
...Partilerce ve kamuoyunca benimsenebilecek en doğru tutumun, ortaya
konan paketteki genişliğin ya da çeşitliliğin aldatıcılığına kapılmamak ve
tartışmaları yargı bağımsızlığıyla sınırlamak olduğuna inanmaktayız.