Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
AKP'NİN ANAYASA TASLAĞI: 12 EYLÜL TAKLİDİ
AKP'nin referanduma götürmek üzere açıkladığı Anayasa değişiklikleri paketi hem oluşturulma yöntemiyle, hem de içeriği bakımından 12 Eylül yönetiminin 1982 Anayasası'nı anımsatıyor. AKP'nin taslağı da aynen 12 Eylül Anayasası gibi tek taraflı hazırlandı. AKP kurmayları toplandı, çeşitli maddeleri bir araya getirip öneri paketini hazırladı. Ne muhalefetle müzakere ettiler, ne sivil toplum kuruluşlarıyla, ne de asıl muhatap görülen yüksek yargı organlarının temsilcileriyle. Böylece toplam seçmen kitlesi içinde "Milli İradeyi" yüzde 25 dolayında temsil eden AKP, öneriyi tek başına, Meclis'teki çoğunluğuna dayanarak gündeme getirdi. Bu öneriler muhtemelen şu veya bu biçimde, muhalefetin karşı koymasına karşın Meclis'ten de geçecek. Böylece seçmenin önüne referandum için bir paket, AKP önerileri olarak gelecek. Kabul edildiği takdirde de seçmenin dörtte birini temsil eden AKP'nin Anayasası olarak tarihe geçecek. Unutmayalım ki yerden yere vurulan, "askerlerin anayasası", "ceberrut devlet anayasası", "deli gömleği", "hilkat garibesi" denilen ve herkesin çok kötü olduğu konusunda ittifak ettiği 1982 Anayasası, seçmenlerin yüzde 92'si gibi ezici bir çoğunlukla kabul edilmişti. Sadece bu gerçek bile referandum mekanizmasının böyle teknik konulardaki yetersizliğini göstermesi bakımından yeterlidir. Türkiye'nin anayasa konusundaki sorunu, bütün toplumu kucaklayacak, herkesi tatmin edecek ve bütün kesimler tarafından benimsenecek bir anayasası olmayışıdır. Şimdi AKP, Anayasa değişiklik tekliflerini dayatmacı bir yöntemle, aynen 12 Eylül Askeri Yönetimi gibi kamuoyuna sunarak bu sorunu çözmüyor, aksine ağırlaştırıyor. Referandumla kabul edilse bile bu değişiklikler hiçbir sorunu çözmeyecek, bilakis mevcut sorunlara yenilerini ekleyecek ve muhtemelen de çok ciddi bir rejim bunalımı yaratacaktır. Değişiklik önerilerinin içerik bakımından da 12 Eylül Anayasası'nı andırdığını görüyoruz. Herkesin bildiği gibi 1982 Anayasası, Kenan Evren'in Cumhurbaşkanlığına göre düzenlenmişti: Zaten referandumda "Evet" diyen, aynı zamanda Evren'i de Cumhurbaşkanı seçmiş oluyordu. Anayasaya göre, hemen her konuda Cumhurbaşkanı adeta tek seçici gibi tüm kurumların yapısını belirliyordu. Sonradan yapılan değişikliklerle bunların bir bölümü yumuşatıldı. Şimdi AKP'nin değişiklik önerilerinde örneğin Anayasa Mahkemesi'nin 19 üyesinden 16'sını Cumhurbaşkanı'nın seçmesi öngörülerek, yine 1982 Anayasası mantığı kullanılıyor. Geri kalan üç üyeyi de Meclis'in seçmesi öneriliyor. Böylece yargı tümüyle siyasetin denetimine giriyor. İşin tuhafı, AKP'nin, bu dayatmacı yöntemi ve Cumhurbaşkanlığı merkezli yargıyı denetim altına alma önerilerini, "demokratikleşme" adı altında savunabilmesidir Daha da tuhaf olan ise, kendilerine "demokrat" ya da "liberal" diyen bazı yazarların buna destek vermesidir. Kanımca bu anayasa değişiklikleri karşısındaki tutum ve davranışlar, kimin gerçekten demokrat veya liberal, kimin sahte demokrat ya da liberal olduğunu iyice açığa çıkaracaktır. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024