EMRE KONGAR
Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
BAŞBAKAN TEHDİDİN DOZUNU ARTTIRIYOR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Salı günü partisinin Meclis grubunda yaptığı konuşmada, medya patronlarını ve yazarları tehdit ettiği ilk konuşmasına açıklık getirdi. Esas olarak, patronların bir yandan kendisine gelip teşekkür ettiklerini, öte yandan köşe yazarlarına ve yöneticilere söz geçiremediklerinden yakındıklarını, yani açıkçası, ikiyüzlülük yaptıklarını söyleyen Başbakan, bu ikiyüzlülüğü eleştirdiğini, kimseyi işten attırmadığını, kimseyi de işe aldırmadığını belirtti ama medya patronlarını da batırmakla tehdit etti: "...Bir medya patronunun kendi gazetesinin yazarından çizerinden kendi televizyonunun sunucusundan benim gibi sizin gibi şikayet etme hakkı yoktur. 'Ben de gazetemin televizyonumun yaptığı yayından memnun değilim ama elimden bir şey gelmiyor' (diyemez)... Başbakan, iktidarı eleştiren çalışanlarından dolayı, medya patronlarını batırmakla tehdit ediyor. Huzur ve uzlaşma isteyen medya patronlarının, gazete ve televizyonlarında iktidarı eleştirmemelerini istiyor. Bilmiyor, veya bilmek istemiyor ki, medyanın tabiatı icabı, böyle bir yayın politikası, sonunda sahibini iflas ettirir. Çünkü böyle davranan kanallar ve gazeteler bir süre sonra izlenmez ve okunmaz olur. Başbakanın, medyanın ve medya özgürlüğünün tabiatını ya bilmediği, ya da bilmezlikten geldiği, yaptığı "şirket ve tezgahtar" benzetmesinin yanlışlığından da belli: Bir şirket tezgahtarına, alıcının istediği iyi malları satmamasını, bunları depoda tutmasını, sadece kalitesiz ve tapon malları kakışlamasını empoze edebilir mi? Ederse yaşayabilir mi? Medya patronlarının işi zor: Ya başbakanın dediğini yapacak ve batacak... Yada onun dediğini yapmayacak, o zaman da iktidar tarafından batırılacak. Bu sözleri söyleyen, bugüne kadar medyadaki çeşitli operasyonlarla gazetelerin mülkiyet yapılarını değiştirmiş, verilen muazzam para cezalarıyla patronları baskı altına almış bir iktidarın başbakanı. Söyledikleri, "Canım biz böyle düşünüyoruz, o da öyle düşünüyor" gibi fikir özgürlüğü bağlamında görülebilecek sözler değil; yaptıklarının ve yapacaklarının ifadesi. Başbakanın bu tutum ve davranışı medya özgürlüğü ve demokrasi için ölümcül olabilir. Çünkü yazarlar ve yöneticiler, "patronumu batırır" korkusuyla, iktidarı eleştirmek konusunda otosansüre başlayabilir. Demokrasinin temel özelliklerinden biri olan medya özgürlüğü büyük yara alabilir. Başbakan böylece, kısa dönemde patronları ve gazetecileri korkutarak amacına ulaşmış gibi görünür ama, uzun vadede kendisine de, medyaya da, Türkiye'deki demokrasiye de büyük zararlar vermeden bunu sürdüremez. Ayrıca medyanın siyasal ve ekonomik etkisini de abartıyor. Yani "attığı taş, ürküttüğü kurbağaya değmez". Geçici kazancı, kendisinin ve Türkiye'nin ödeyeceği büyük bedel yanında hiç kalır. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024