Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
BAYKAL VE SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI İLE CHP ÖRGÜTLERİ
Baykal, Cumartesi günü, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, Habertürk'de yayımlanan röportajındaki açıklamalarıyla ilgili olarak şöyle demiş:
"Bu feryada kulak vermek lazımdır. Bu haklı bir feryattır. Yaşanan olayları doğal karşılamak mümkün değildir. Bu olayların arkasında bir planlamanın, bir hazırlığın, bir tertibin geldiğinin görmezlikten gelinmesi artık mümkün değildir"
Baykal, Genelkurmay Başkanı'nı isyan ettiren saldırılar konusunda bunların bir planlamaya, bir hazırlığa ve bir tertibe dayandığını söylüyor.
Çok uzun süredir devam eden, sistematik bir nitelik taşıyan ve sonunda artık albayların intiharlarına kadar yol açan bu saldırılara koyduğu teşhis doğrudur.
Baykal kendilerinin çok uzun süreden beri bu noktaya dikkati çektiklerini ama "Böyle tertiplere muhatap olan kurumların da olağanüstü iyi niyetle bunun arkasındaki planlamayı görmezlikten gelme yaklaşımı içine girdiklerini" belirtmiş.
Baykal "Böyle tertiplere muhatap olan kurumlar" derken hem orduyu hem de yargıyı kastediyor:
"Silahlı kuvvetler, bizim silahlı kuvvetlerimiz, yargı, bizim yargımızdır." diyor.
Daha sonra olup bitenleri kendi üslubuyla özetliyor:
"Sistematik bir tahrip, etkisizleştirme, yıldırma, burun sürtme kampanyası sürdürülmektedir. Şimdi bunun artık ilgili kurumlar tarafından da teşhis edilmeye başladığını görüyoruz. Bu tespitlerin yapılması gecikmiştir."
Bu teşhislerle yetinmiyor, ne yapılması gerektiğini de vurguluyor:
"Bir yeni anlayışa ihtiyaç var.Köklü bir değişime ihtiyaç var.
Bunu hep birlikte ortaya koyabilmeliyiz."
Hemen ertesi gün, CHP'nin İstanbul il kongresinde yaptığı konuşmada yandaş medyadan sonra yandaş yargı yaratma tehlikesine de dikkat çekiyor, şunları söylüyor:
"İçişleri Bakanı o zamanki DTP'lilere; 'Habur'dan gelenler için hakimleri ayarladık, hiçbir şey olmayacak inecek' diyor...'Hakimleri ayarladık' ne demek? Hakimleri kim ayarlıyor? İçişleri Bakanı mı ayarlıyor? İçişleri Bakanı'nı kim ayarlıyor? Kim bunlara bu ayarı veriyor? Olayların akışını hukuka sığdırmak mümkün değil. Bu olağanüstü vahim bir manzaradır...
Ankara'ya döner dönmez ilk işimiz İçişleri Bakanı ve Başbakan hakkında gensoru vermek öncelikli görevimiz olacak."
Ergenekon davası ile de ilgili tespitleri var:
"Ergenekon'da tablo ne? Danıştay'a saldırı yapılmış, cinayet işlenmiş. Mahkeme hükme bağlamış... 'Burada bir fanatik dinci, türban konusundaki kararı dolayısıyla, karar alan daireye saldırı düzenledi' şeklinde hüküm vermiş.Ancak Başbakan saldırının ertesi günü, 'Bunu dinciler yapmadı. Bunun altında ne var yakında görürsünüz' demişti...
Başbakan daha sonra çıktı 'Bir savcı arıyorum' dedi.
Bir gizli tanık ortaya çıktı, dedi ki; 'Bu irticanın değil, Ergenekon'un işidir'. Ergenekon ile bağlantılı hale getirildi. Şimdi Ergenekon ile dava gidiyor. Böyle hukuk olur mu?
Yandaş medyanın desteği ile bu ayarlama yapılıyor. Yargı ayarlamanın başka mekanizması var, gizli tanık mekanizması. Kral çıplak diyoruz, bu davalar hukuki değil, siyasidir siyasi."
İnsan Baykal'ı dinlerken "Türkiye'de iyi ki CHP var, iyi ki Baykal var da bazı eleştiriler dile getiriliyor" diye düşünüyor.
Baykal'ın özellikle şu sözlerine kulak verilmeli:
"Bir yeni anlayışa ihtiyaç var.
Köklü bir değişime ihtiyaç var.
Bunu hep birlikte ortaya koyabilmeliyiz."
Bu sözler Türkiye'nin bütün demokrasiye inanmış, hukuk devletine gönül vermiş insanlarına ve örgütlerine hitap ediyor.
Tabii öncelikle de CHP örgütlerinin silkinip Türkiye'de demokrasinin kendilerinden beklediği hizmetleri yerine getirebilmeleri için kolları sıvamaları gerekiyor.
