Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR


 

Bugün Uğur Mumcu'nun ölüm yıldönümü.

Türkçemizin en güzel atasözlerinden biri "Ateş düştüğü yeri yakar" deyişidir.

Kötü bir olayın en büyük acıyı o olayı yaşayana verdiğini, dışardan bakanların bu acıyı yeterince anlayamayacaklarını belirtir.

Uğur'un öldürülmesiyle hepimiz sarsıldık.

Ama siz bir de eşine ve çocuklarına sorun.

* * *

Mumcu cinayetinden günümüze gelelim!

Siz hapis yatarken, babanız kahır içinde ölürse:

Babanızın öldüğüne mi üzülürsünüz?

Yoksa aklandığınızı görmeden gittiğine mi yanarsınız?

Ya da yüzlerce kişiyi hayata kavuşturmuş bir cerrah olarak kendi babanıza yardım edemediğinize mi?

* * *

Tutukluluğun en korkunç tarafı yakınlarınızın, kimilerine yaşamınızı adadığınız kimilerine yaşamanızı borçlu olduğunuz kişilerin, sevinçlerini, üzüntülerini, doğumlarını, ölümlerini onlarla birlikte yaşayamamaktır.

Ama bunu sizi içeri atanlar bilmez.

Çünkü "Ateş düştüğü yeri yakar!"

Sevgili dostum Prof. Dr. Mehmet Haberal'a başsağlığı, babasına rahmet diliyorum.

 

TUNCAY ÖZKAN OLAYI


 

Silivri'deki davada gariplikler, baroları ayağa kaldıran hukuksuzluklar, kamu vicdanını rahatsız eden uygulamalar birbirini izliyor.

En son garipliğe Tuncay Özkan olayında tanık olduk.

Yalçın Doğan 22 Ocak tarihli Hürriyet'te konuyu şöyle özetliyordu:

"İki yüz gazeteci ve televizyon çalışanının yaklaşık yirmi yıllık arşivi... yüzlerce belge, CD, teyp kaydı, dosyalar, resimler, notlar.

Bunlar bir TV kanalına ait bir depoda duruyor...

Tuncay Özkan Ergenekon'dan tutuklu. 23 Eylül 2008 tarihinden bu yana, on altı aydır. Gözaltına alındığı günün ertesinde, sözünü ettiğim depoda arama yapılıyor...

Uzun bir bekleyişten sonra, Tuncay Özkan'ın mahkemede sorgusu yapılıyor, Özkan savunma hakkını kullanıyor.

Savunma hakkını kullanıyor, tahliyesini istiyor, aaa, bir de bakılıyor ki; bir buçuk yıl önce aranan o depoda elde edilen dosyalar, resimler, digital belgeler, toplam on iki klasör, "bunlar Tuncay Özkan'a aittir" diyerek, mahkeme başkanlığına sunuluyor.

Aynı gün malum TV kanallarında davullar çalınıyor, "Tuncay Özkan'a ait yeni belgeler bulundu" tarzında, yargı sürecine tam anlamıyla müdahale eden yayınlar birbirini izliyor.

Amaç, belli. Tuncay Özkan darbecilerle birlikte, sakın ola ki, tahliye edilmesin, içeride kalmaya devam etsin, türünde kasıtlı yayınlar.

...Özkan'ın avukatları basın açıklaması yapıyor:

"...TV ve gazete haberciliği yaparken, o döneme ilişkin haber özelliği taşıyan, kime ait olduğu belli olmayan bu digital veri çözümlerinin, geçmiş dönemlerin Yeşil kod adıyla bilinen şahsa ilişkin belgelerin, sanki Tuncay Özkan'a ait yeni suç içerir belgelerin bulunduğu şeklinde bir kısım medyada sunulması... Özkan'ın tutukluluğunun haksız ve yasal dayanaklardan yoksun bir şekilde devam etmesini sağlayıcı malum çevrelerin propaganda faaliyeti olmaktan ileri gitmemektedir".

Olay aynen böyle. Özkan tahliye edilmiyor.

Darbe girişimi ve planıysa, girişim ve plan, tamam sonuna kadar gidilsin.... Kim suçlu ise de, cezasını görsün.

Ama, böylesine belden aşağı vurarak yargıyı etkilemeye çalışmak, hukuku hiçe saymak, insanı isyan ettiriyor. Adaletin yerine gelmesi engelleniyor.

Zaten Özkan'ın avukatları, bu yayınları yapanlar hakkında yasal yollara başvuracaklarını açıklıyor..."

* * *

Evet sevgili okurlarım, pek çok trajediye tanık oluyoruz ama:

"Ateş düştüğü yeri yakar!"


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional