Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
SİVİL DARBE TARTIŞMALARI: ALİ SİRMEN ÇELİŞKİYİ İYİ YAKALAMIŞ Herkesin dinlendiği, izlendiği, kayda alındığı, bu bilgilerin medyaya servis edildiği bir ortama demokrasi diyebilir misiniz? Genelkurmay'ın kozmik odasına polisin girdiği bir ortamda, sivil dinleme merkezi olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nda arama yaptıran ve Yargıtay'ın dinlendiğini belirleyen Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Yargıcı Osman Kaçmaz hakkında soruşturma açılan bir ülkede ne kadar demokrasi vardır? Cemaatlerin üstüne giden Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında soruşturma açılmasına ne dersiniz? O Başsavcı ki, Ankara'dan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve bir bürokrat tarafından kendine telefon edilerek soruşturma ile ilgili telkinlerde bulunulduğunu öne sürmüş, ilgili bürokrat telefon ettiğini kabul etmiş, Cemil Çiçek'ten ise hiçbir ses çıkmamıştır. (Çiçek bir açıklama yapmış da ben görmemişsem sütunum kendisine her zaman açıktır.) YÖK aracılığıyla ve yeni rektör atamalarıyla üniversitelerin AKP iktidarının denetimine alındığını sağır sultan bile duydu. HSYK, Yargıtay'daki boş 33 üyelik için seçim yapamıyor çünkü Adalet Bakanı kendi adayları adına pazarlık yapmak için bu seçimi engelliyor. Medya hızla AKP'ye yakın sermayeye devrediliyor. Doğan Grubu'na verilen ceza ve yapılan baskılar, bu grubun da, elindeki gazete ve televizyon kanallarını satışa çıkarmasına yol açtı. Ülkenin saygın bilim insanları, gazetecileri, yazarları tutuklu. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Çağdaş Eğitim Vakfı gibi eğitime destek veren sivil toplum kuruluşları "Darbecilik" suçlamasıyla tarumar edildi. Adaleti, üniversiteyi, medyayı, STK'ları tahrip ettiğiniz zaman demokrasiden geriye ne kalıyor ki? İşte bütün bu ortam içinde iktidar ve Tatlı Su Aydınları, AKP'yi otoriter bir tek parti rejimine gidiş konusunda eleştirenleri yine "Darbecilikle" suçluyor. "Darbe yalnız askerler tarafından yapılmaz, siviller de darbe yapar" diyerek içinde yaşadığımız ortamı "Sivil darbe" olarak nitelendirenlerin başında Ali Sirmen gelir. Sirmen 12 Ocak tarihli yazısında "Vicdan Sızlatan İki Yazı Bir Haber"den söz ediyordu. Yazısına önce eski Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun hem hasta hem tutuklu olduğunu anımsatarak başlıyordu. Sonra aynı durumda olan Mehmet Haberal'ın durumuna değiniyordu. Alıntıladığı haber ise "Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal'ın villasından yaklaşık 500 bin TL'lik ziynet eşyası çaldıkları iddiasıyla yargılanan 5 sanıktan tutuklu olan ikisinin de 28 yıl hapis cezası istemiyle yargılandıkları davada, duruşmalar başladıktan 75 gün sonra Sarıyer 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edildikleri" hakkındaydı. Sirmen son olarak da Melih Aşık'ın "Yedikule Zindanı" yazısındaki "En azından tutukluluk süresi konusunda bugüne göre daha özenli davranıldığı dikkatlerden kaçmıyor." satırlarını anımsatarak Osmanlı döneminde bile tutukluluk halinin daha kısa tutulduğunu vurguluyor ve şöyle diyordu: "Genç iki hırsızlık sanığı, yargılamanın vardığı aşama ve delillerin toplanmış olması gerekçesiyle 28 yıl hapis cezasıyla yargılandıkları davada tahliye ediliyorlar, ama yaşını başını almış, dünyaca ünlü iki profesör doktorun, ağır hastalıklarına rağmen tutukluluk halleri hâlâ devam ediyor." Bütün bu saptamalarından sonra Sirmen'in "Sivil darbe" kavramının günümüz için geçersiz bir iddia olduğunu öne sürebilir misiniz? |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 30 Eylül 2024