Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

LİDERLİK SANATI VE KILIÇDAROĞLU
 

Liderlik ya da bir partinin genel başkanlığı bir sanattır...

Hem doğuştan gelen yetenek ister...

Hem de eğitim.

* * *

Tabii eğitimle, doğuştan gelen eksikliklerinizi bile telafi edebilirsiniz...

Doğuştan yeteneğiniz yoksa herhangi bir sanatta "dâhi" olamayabilirsiniz belki...

Ama çok çalışarak, öğrenerek, deneyerek, kendinizi geliştirerek başarılı, hatta çok başarılı olabilirsiniz.

* * *

Siyaset de öyledir...

Liderlik de.

Doğuştan yeteneğiniz yoksa bile, kendinizi eğiterek çok önemli başarılara imza atabilirsiniz.

* * *

Liderleri gözlemleme açısından ben çok şanslı bir kişiyim.

Daha çok gençken, yirmili yaşlarımda İhsan Doğramacı ile çok yakın çalışma, onu çok yakından izleme ve gözleme olanağına kavuştum.

Daha sonra yine genç sayılabileceğim bir dönemde otuzlu yaşlarda, Bülent Ecevit ile ilişkilerimde aynı olanağa sahip oldum.

Ellili yaşlarıma gelirken de Erdal İnönü ile hem çok yakın çalışma arkadaşı hem de dost oldum.

Bu arada zaman zaman Süleyman Demirel ile temasım oldu; her temasımızda kendisini bir lider olarak izlemeye, gözlemeye çalıştım; hatta onu daha iyi anlayabilmek için belli konular, davranışlar üzerine doğrudan sorular da sordum.

Bu arada siyaset dışında da Erol Simavi gibi, Şakir Eczacıbaşı gibi, İlhan Selçuk gibi liderlik konumları belirgin olan kişilerle yakın oldum.

Belki de liderlik konusuyla özel olarak ilgilendiğim için, sosyal bilimciliğimin de yol açtığı bir "mesleki sapma" ile, bu kişilerle olan bütün ilişkilerimde hem onlardan bir şeyler öğrenmeye, hem de onları yakından tanımaya, nasıl bir insan, nasıl bir lider olduklarını, tutum ve davranışlarını çözmeye çalıştım.

* * *

Sanıyorum, liderlik sanatını iki farklı uçtaki iki temel davranış arasında sınıflayabilir, birbirine zıt iki model oluşturabiliriz.

Yalnız değerli okurlarımı derhal uyarmalıyım ki, bir "model" kurmaya başladığınız zaman, o "model" soyuttur.

Gerçeği bire bir yansıtmaz.

Olay ya da kişi olarak gerçek yaşamda tam karşılığı yoktur.

Her model farklı kişi ve olaylardan aldığınız değişik ögelerin bir araya getirilmesiyle yaratılmıştır.

Gerçekler, iki zıt modelde bire bir değil, bu iki modelin aralarında bir yerdedir.

* * *

Birinci tür lider otoriterdir ve içinde bulunduğu gerçekliği reddeder.

Amacı yeni bir gerçeklik üretmektir.

İlgi alanındaki her ögeyi, her değişkeni denetlemeye, yönlendirmeye, her olayı kontrol etmeye, her insanı etki alanına almaya, kilitlendiği bir hedefe ne bahasına olursa olsun, hiçbir kural tanımadan varmaya ve "gerçeği kendine göre biçimlendirmeye" çalışır.

Çevresindekilere ve insanlara karşı saygısızdır.

Zaman zaman hayal aleminde yaşar, kendi gerçekliğini inşa eder...

Olaylar kendi istediği gibi gerçekleşmeyince öfkelenir, düş kırıklığına uğrar ve daha sertleşir.

İkinci tür lider demokratiktir ve mevcut gerçekliği dikkate alır.

Amaçlarını mevcut gerçekliğin sınırları içinde, erişilebilir noktalarda belirler.

Çevresindekilere ve insanlara karşı saygılıdır.

Gerçeklerin sınırlamalarını reddederek görmezden gelmek yerine, onları hesaba katmaya önem verir.

Bütün ilişkilerinde ve hedeflerinde gerçekçidir.

İdealizmini, romantizmine kurban etmez, realizmiyle denetler.

* * *

Kemal Kılıçdaroğlu'nun önünde iki liderlik sınavı var:

Birinci sınav CHP'nin liderliği, genel başkanlığı sınavıdır.

Bu sınavı başarıyla verirse, Türkiye'nin liderliği sınavına girecektir.

Birinci sınavda hangi liderlik yöntemlerini, ikinci sınavda hangi liderlik yöntemlerini kullanacağına dikkatle karar vermelidir.

Parti yönetmekle ülke yönetmeyi birbirine karıştırırsa her iki sınavında da başarısız kalabilir.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional