Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

GENÇLER, GENÇLERİMİZ, KADINLAR, KADINLARIMIZ...
 

Sevgili okurlarım, kadınlar ve gençler bir ülkenin en büyük hazineleridir.

Her ülke gençlerin ve kadınların omuzlarında yükselir...

Demokrasi, insan hakları, kadınların ve gençlerin bir toplumdaki yerleriyle, o topluma yaptıkları katkılarla gelişir ve serpilir.

Kalkınma, gelişme, refah ve uygarlık ancak kadınların ve gençlerin çabalarıyla bir anlam kazanır.

Oysa biz kadınlarımızı tesettüre sokuyor, kapatıyoruz...

Kendilerini ifade etmek isteyen gençlerimizi küfrederek, tekmeleyerek dövüyoruz...

Bakın Dolmabahçe'de Başbakan'ı protesto etmek isteyen genç kızlarımızdan (yani hem genç, hem de kadın olduğu için iki kez ezilen) biri 6 Aralık tarihli gazetelerde ne anlatıyor:

"...Sırtımdan tutup, dizimin arkasından postalla basarak yere yatırdılar. Tekmelemeye başladılar. Dizimde, çenemde, kaburgamda ezikler var. Şu anda normal yürüyemiyorum..."

* * *

Ne yazık ki bütün tek tanrılı dinler feodal dönemde geldikleri için, erkeklerin ve yaşlıların egemenliği, kadınların ikinci sınıf vatandaşlığı, gençlerin baskı altında tutulması bütün toplumların adeta bilinçaltlarına kazınmıştır.

Kadınlar, kendilerini ezen feodal erkek egemenliğinin, ikinci sınıf vatandaşlığın kaderini değiştirmek için çok bedel ödemek zorunda kalmışlardır...

Gençler de hemen hemen her dönemde ezilmişler, bastırılmışlar, susturulmuşlardır.

Endüstrileşme, kentleşme, demokratikleşme gibi oluşumlar kadınları ve gençleri özgürlüklerine ve eşit vatandaş kimliklerine kavuşturmaya yardımcı olan süreçlerdir.

Bu süreçleri yaşamakta gecikmiş ve bunun bedelini tarih sahnesinden silinerek ödemiş olan Osmanlı İmparatorluğu'nun geri kalmışlığını, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet ve Atatürk Devrimleri telafi etmiştir.

Türkiye'nin gençleri ve kadınları Atatürk sayesinde, en azından kağıt üzerinde, eşitlik ve özgürlüklerine kavuşmuşlardır.

Örneğin, 5 Aralık 1934 gününde Türkiye Cumhuriyet'i, Fransa gibi, İsviçre gibi pek çok Avrupa ülkesinden önce, kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermiştir.

Ne yazık ki, Atatürk Devrimlerine karşı feodal dinci güçler ve oluşumlar derhal devreye girmiş...

Hem gençlerin hem de kadınların eşitlik ve özgürlüklerinin topluma mal edilmesi büyük ölçüde engellenmiştir.

Kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 76. Yıldönümünde Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Genel Başkanı Nazan Moroğlu bir açıklama yayınladı.

Bu açıklamada Türkiye'nin "kadın hakları sicili" ve atılması gerekli siyasal adımlar çok güzel özetleniyor.

* * *

Birçok Avrupa ülkesinden önce Türkiye'de kadınlara milletvekili seçme seçilme hakkı tanındı...

Ancak 76 Yıl içinde bir arpa boyu yol alınamadı.

Nüfusun yarısını oluşturan kadınların siyasette eşit sayıda temsil edilememesi, aslında her şeyden önce bir demokrasi meselesi.

5 Aralık 1934 tarihinde, kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının tanınmasından sonra 1935 yılında yapılan genel seçimde 18 kadın milletvekili seçilmiş ve Türkiye "siyasette kadın oranıyla" dünya ikincisi olmuştur.

1935'de İsveç Meclis'inde kadın milletvekili oranı % 5 iken, 2010'da % 47'ye yükselmiştir.

Türkiye'de ise, 1935'de TBMM'de %4.6 olan kadın milletvekili oranı, 2010'da yüzde ona bile ulaşamamıştır (%9.1).

Bu doğru başlangıç sürdürülememiştir.

Dünya Ekonomik Forumu 2010 Raporuna göre ise, Türkiye kadın erkek eşitliğinde çok üzücüdür, en alt sıralarda, 134 ülke arasında 126'ncı olarak yer almaktadır.

Kadınların meclislerde eşit temsilinin sağlanması, gerçek demokrasinin yaşama geçirilmesi için öncelikle 2010 Anayasa değişikliğine uyum sağlamak üzere...

Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanununda ve Parti Tüzüklerinde "her kademede, organlarda, delegelikte ve meclislerde kadın ve erkeklerin eşit sayıda yer almasını sağlayacak" değişiklik önerilerimizin dikkate alınmasını istiyoruz.

Ülkemizde kadınların %19'u okuma yazma bilmiyor.

Kadın istihdamı giderek azalıyor,(% 22.2).

Her üç kadından biri aile içi şiddet mağduru.

Namus adına işlenen kadın cinayetleri; son yedi yılda yüzde 1400 artmıştır.

Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği olarak kadınlar karar verici konuma geldiğinde, bu olumsuz tablonun değişeceğine...

Atatürk'ün aydınlanma devrimine sahip çıkacaklarına...

Ve gerçek demokrasiyi ve kalkınmayı kadın erkek elele vererek yaşama geçireceklerine inanıyoruz.

* * *

Sevgili okurlarım, AKP iktidarı ve onunla ittifak etmiş olan tarikat ve cemaatler tarafından "kadın sorunu" ne yazık ki "örtünmeye, türban takmaya", "gençlik sorunu" ise "İmam-Hatip eğitimine" indirgenmiştir.

Hatta bununla da yetinilmemiş, her türlü kadroların iktidar tarafından değerlendirilmeleri ve ödüllendirilmeleri ailelerindeki "tesettür" uygulamasına ve aldıkları İmam-Hatip eğitimine bağlanmıştır.

İnsan haklarına aykırı olan, Türkiye'nin gelişmesini engelleyen bu çarpıtmayı, bu yozlaşmayı, yine gençlerin ve kadınların düzelteceğine bütün kalbimle inanıyorum.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional