Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

RESMEN TOTALİTER FAŞİZME GEÇİYORUZ
 

AKP iktidarı referandum sonrası, seçim öncesi çok çok önemli adımlar atıyor:

Toplumu, iktidarın ideolojisine koşut biçimde "eğitmeye(!) ve "gönüllü olarak(!) örgütlemeye" böylece baskı altına almaya başlıyor.

Dini eğitimi topluma yayıyor...

Bununla aynı zamanda, resmi olmayan, dolayısıyla sorumluluk taşımayan, ama resmi ideolojiye koşut olarak iş yapan ve siyasal sorumluluğu olmadığı için çok daha acımasız ve baskıcı davranabilecek bir sözde "Sivil Toplum Örgütlenmeleri" yapısı oluşturuyor.

Bu yapılanma, yani "halkın özel olarak eğitilmesi" ve "gönüllü olarak iktidara koşut biçimde baskı grupları" halinde örgütlenmesi bütün totaliter toplumlarda çok başvurulan bir yöntem.

Hitler Almanyası'ndan Humeyni İranı'na kadar özellikle ahlak, güvenlik ve eğitim alanlarında böyle örgütlenmeler, "eli sopalı" baskı grupları olarak topluma nefes aldırmıyor.

* * *

Tam bu noktada 1980'lerde katıldığım bir açık oturumu anımsıyorum.

12 Eylül'ün baskıcı yönetimi ve yasakları dolayısıyla "mazlum" durumuna düşen bütün politikacılarla birlikte Siyasal İslamcıların da haklarını savunuyordum.

Açık oturumda Abdurrahman Dilipak da vardı.

Dilipak'a şöyle bir soru sormuştum:

"İktidara gelince, kadınların başlarını örtmesi için yasa mı çıkaracaksınız?"

Dilipak büyük bir açık yüreklilikle "Hayır yasa çıkarmayacağız, toplum onları buna mecbur edecek" demişti.

Ben de bunun üzerine "Dilipak bizi recmetirecek, taşlattıracak" demiştim.

Dilipak da gülerek, "Yok hocam, merak etme, biz seni severiz, sana bir şey yapmayız" diye şaka yollu bir yanıt vermişti.

* * *

Şimdi AKP iktidarının şu iki projesine yakından bakın:

Birinci proje Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu'nun "Kanaat önderi İmamlar" projesi:

"Cami dışı din hizmetleri adıyla bir proje başlattık.

Bu proje ile din hizmetlerinin sadece namaz kılmak ya da oruç tutmak olmadığını, dinin bütün sosyal hayatı kapsadığını vermeye çalışıyoruz.

Din görevlimiz sadece camide namaz kıldıran bir memur değildir.

Toplumun bütün sosyal hayatına müdahale eden kanaat önderi olmalıdır."

Öyle anlaşılıyor ki, Diyanet İşleri Başkanlığı, imamların ibadet dışındaki konularda da toplumu eğitmesini ve bütün toplumsal yaşamı biçimlendirmesini amaçlıyor.

* * *

İkinci proje eşcinselliğin hastalık olduğunu ve tedavi edilmesi gerektiğini söyleyerek dikkatleri çeken Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'ın "Ebeveyn İzleme Platformu" projesi:

Kavaf, RTÜK'ün ceza verme gücünün, ceza süreci çok uzun sürdüğü için etkisiz olduğunu ve her şeyin yasa ile yapılamayacağını belirterek şöyle demiş:

"Sivil insiyatif, toplumun genel ahlak kurallarını ve bu anlamda vicdanını rahatsız eden birtakım görüntülerle ilgili televizyon filmleri, görsel yazılı basınla ilgili kendi yaptırımlarını kamuoyunun hassasiyetlerini baskı unsuru olarak yayıncıların üzerinde hissettirmek suretiyle böyle bir mekanizma işletmeyi düşünüyoruz."

Öyle anlaşılıyor ki AKP iktidarı, artık yasaları, RTÜK denetimini, maliyenin cezalarını bile yetersiz buluyor ve ayrıca halkı da iktidar paralelinde baskı uygulaması için örgütlemeye gidiyor.

"İleri demokrasi" böyle yasalar dışı bir şey herhalde!

* * *

AKP iktidarının hedeflediği manzara ortada:

İmamların önderliğinde eğitilen ve yönlendirilen bir halk...

Ve devlet eliyle kurulan "gönüllü örgütler(!)" aracılığıyla, ahlakı ve medyası denetlenen bir toplum!

Totaliter faşizmin bundan daha net bir tanımı olabilir mi?

"Liberal(!)" arkadaşlar bizi aydınlatsalar da öğrensek!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional