Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

TÜRBANA DEĞİL, TÜRBANLILARA ÖZGÜRLÜK!
 

Türbanlı evlatlarımıza özgürlük!

Sonuna kadar...

Mahalle baskısına karşı çıkma...

Ve türban takmama özgürlüğü dahil...

Var mısınız?

* * *

Sevgili okurlarım, yeniden alevlenen türban tartışmalarında şu gerçekleri anımsamakta yarar var:

1) Türban sorunu denilen sorun, erkek politikacılar tarafından yaratılmış yapay bir sorundur.

Daha doğru bir deyişle, türban sorunu, erkek egemen feodal din-tarım kültürünün günümüz Türkiye'sindeki politik istismarlarından biridir.

2) Türban sorunu Cumhuriyet'in Osmanlı'dan devraldığı bir gelenek sorunu değildir.

Tam tersine 1960'lı yılların sonunda siyasal olarak üretilmiş yapay bir sorundur.

3) Erkek egemen feodal siyasetin siyasal arenaya taşınması sonunda kadınlar üzerinden uygulamaya konulmuştur.

4) Sorun önce kız evlatlarımız üzerinden İmam Hatip Okullarındaki Kuran derslerindeki başörtüsü uygulamasıyla kamuoyunun gündemine getirilmiştir.

5) Daha sonra kız çocuklarımızın başörtüsü sorunu bütün imam Hatip Okullarına yaygınlaştırılmıştır.

Böylece türban sorunu ile dinci eğitim sorunu birbirine koşut olarak gelişmiştir.

6) Devlet, özellikle 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra bu politikaya destek vermiştir.

7) Ortaöğretimde yaygınlaşan türban sorunu pek doğal olarak bir süre sonra yüksek öğrenime aktarılmıştır.

8) Ortaöğretimdeki kız evlatlarımızın başlarını örttüren devlet, bu çocuklarımız üniversiteye gelince sorunun ciddiyetini fark etmiş bu kez, kendi ürettiği sorunu yasaklarla engellemeye çalışmıştır.

9) Bu aşamada YÖK kurulmuş YÖK başkanı Prof. İhsan Doğramacı birörnekleştirerek ortaöğretim düzeyine indirdiği üniversitelerdeki başörtüsü sorununu, "Başörtüsü olmaz ama çağdaş biçimde modern bağlanmış bir türbanla üniversiteye girilebilir" diyerek, "başörtüsü sorununun" adını "türban sorunu" olarak tescil etmiştir.

10) Başörtüsü sorununun türban sorununa dönüşmesi sonunda, geleneksel baş örtme ile, tarikat-cemaat-siyaset bağlamında baş örtme biçimleri arasında da bir ayrım başlamıştır.

11) Bütün bu olaylar sonunda türban, yüksek öğrenimde ve kamu hizmetlerinde yasaklanmıştır.

12) Bu yasak Türkiye'de Anayasa Mahkemesi ve Batı'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da uygun bulunmuştur.

Bu açıdan Anayasa'yı ihlal etmedikçe bu yasağın kaldırılması olanağı yoktur.

13) Üniversitelerdeki türban yasağının asıl haklı nedeni türban takmayan kızlarımızı erkeklerin tasallutundan korumaktır.

Çünkü yaşanmış ve görülmüştür ki, türban üniversitelerde serbest bırakıldığı anda, erkek öğrenciler, türbansız kız öğrencilere, dinsiz, ahlaksız, sarkıntılık edilecek kız muamelesi yapmakta, böylece bütün kızları örtünmeye mecbur bırakmaktadır.

14) Türban takmayı savunanların "dinimizin, imancımızın gereği takılıyor" biçimindeki gerekçesi bu saldırının gerekçesini de oluşturmakta, türban takmayanlar, dinsiz, inançsız ve hatta ahlaksız olarak damgalanmaktadır.

15) Türbanın kamu hizmetlerinde yasaklanması, kamu hizmeti verenlerin herhangi bir dini simge taşımalarındaki sakınca dolayı uygulamaya konulmuştur.

16) AKP'nin hükümeti ve Cumhurbaşkanlığını da kontrol etmesi sonunda hem YÖK hem de üniversite yönetimleri türbanı savunanların denetimine geçmiş, türban yasağı yüksek öğrenim kurumlarında fiilen kaldırılmış, türbanlı öğrencilerin üniversite yerleşkelerine ve derslere türbanla girmesi sağlanmıştır.

17) Bu arada pek çok kamu kuruluşunda özellikle de belediyelerde kamu görevlileri de türban takmaya başlamışlardır.

18) AKP iktidarı türbanı adeta bir parti rozeti haline dönüştürmüş, kamudaki hemen hemen bütün önemli atamalar eşi türbanlı olanların tekeline alınmıştır.

19) İş adamları bile iktidardan ihale almak için eşlerinin türbanlı olması gerektiğini açıkça dile getirmeye başlamışlardır.

18) YÖK'ün İstanbul Üniversitesi'ne gönderdiği "derslerden çıkarılmayacak" genelgesi sonrasında türbanı savunan sivil toplum kuruluşları, bunun yetersiz olduğunu, kamu kuruluşlarında da türbanın resmen serbest bırakılması gerektiğini dile getirmişlerdir.

19) Tam bu arada CHP, türban sorununun toplumsal mutabakatla çözülebileceğine ilişkin bir öneriyi dile getirmiştir.

20) Başbakan buna dayalı olarak hemen bir komisyon kurulmasını önermiş, CHP ise konunun yeni bir anayasa yapılması çalışmaları çerçevesinde ele alınmasını istemiştir.

* * *

Sevgili okurlarım, sorunun temelinde, dini siyasete alet eden politikacılar, tarikat ve cemaatler ve en önemlisi erkek egemen, feodal toplum yapısı yatmaktadır.

Bu yapı, aileden başlayarak kız evlatlarımızı din, inanç, ahlak adına örtünmeye mecbur bırakmaktadır.

Aynı yapı kadınlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmakta, çalışmalarına, özgürce para kazanmalarına, bireysel kimliklerini bağımsız olarak geliştirmelerine de karşıdır...

Kadınlarımızı, kızlarımızı sadece bir cinsel obje derekesine indirgeyerek, örtmeye, eve hapsetmeye çalışmaktadır.

Kadın eli sıkmayan kamu yöneticileri bile artık görev başında bu tutumlarını açıkça sergilemektedir.

Bütün bu nedenlerle diyorum ki, "türbana özgürlük" sloganı yanlıştır.

Geliniz eşya değil, insan odaklı olalım:

Hep birlikte "türbana değil, türbanlılara özgürlük" diyelim ve bu özgürlüğün en önemli ögesinin türban takmama ve mahalle baskısına karşı çıkabilme özgürlüğü olduğunu da vurgulayalım.

Var mısınız?


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional