Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

REFERANDUM NEDEN BÖLÜCÜ OLDU?
 

İster "Evetçi" olsun ister "Hayırcı", hemen hemen bütün yazarlar referandum sürecinin ülkeyi böldüğü konusunda hemfikir...

İster "Evet" çıksın, ister "Hayır", referandum sonrası Türkiye'nin daha kamplaşmış, daha bölünmüş bir Türkiye olacağından hiç kimsenin kuşkusu yok.

Neden böyle oldu?

Niçin, aslında demokratik bir mekanizma olması gereken ama tarihte demokratik olduğu kadar otoriter rejimlerin aracı olarak da kullanılan referandum Türkiye'deki bölünme ve kamplaşmaları keskinleştirdi?

* * *

Bu sorunun iki yanıtı var:

Birinci yanıt zaten sorunun içinde gizli:

Çünkü bu referandum demokratikleşmenin değil, otoriterleşmenin aracı olarak kullanılıyor!

Yüksek Yargı organlarının, özellikle de Anayasa Mahkemesi'nin siyasal iktidarın etkisine girmesi, demokratik düzenin temellerini tehdit ediyor:

Siyasal iktidar, referandumda önerdiği değişlikler aracılığıyla zaten etkisinde olan HSYK'yı iyice denetime alacak ve bütün yargı mekanizmasını bağımlı hale getirecek.

Üstelik iktidarın eylemlerinin "Demokratik, laik ve Sosyal bir Hukuk Devleti" kavramına uygunluğunu denetmekle görevi olan Anayasa Mahkemesi'ni de kendine tabi kılınca, artık demokrasi rafa kalkacak!

İşte bu referandumun bölünmeleri derinleştirmesinin, kamplaşmaları keskinleştirmesinin birinci nedeni bu:

İnsanlar artık, en temel hak ve özgürlüklerinin, canlarının, mallarının, hürriyetlerinin tehlikede olduğunu düşünmeye ve korkmaya başladılar.

Zaten AKP, bugüne kadarki uygulamalarıyla, bu konuda hiç de güvenilir olmadığını defalarca kanıtladı.

Bir de sonuç "Evet" çıkarsa insanlar artık, can, mal ve hürriyet kaygısına düşecek!

* * *

İkinci yanıt ise, iktidarın referandum süreci sırasındaki eylem ve söylemlerinden kaynaklanıyor:

İnsanların varlıklarını tehdit eden:

"Bitaraf kalan bertaraf olur"...

İşadamlarını tehdit eden:

"Hayır çıkarsa işadamları beni aramasın"...

Vatandaşların akıllarına ve vatanperverliklerine yönelik:

"Hayır diyenin ya aklından bir zoru vardır ya da vatan sevgisiyle ilgili bir sıkıntısı vardır"...

Ve nihayet:

"Hayır diyenler darbecidir"...

Sözlerinin tümü faşist rejimlerin kullandığı "Nefret Söylemleridir"!

"Nefret söylemleri" genellikle faşist iktidarların kullandığı "Milli Düşman" kavramı üzerinden geliştirilen, taraftarlarını "vatan-millet-din-iman" ana temaları etrafında birleştirmeye yönelik sloganlardır.

"Milli düşman" kavramı üzerinden, otoriter bir "Milli Birlik ve Beraberlik" anlayışını yansıtır...

Hedefindeki düşmana hayat hakkı tanımaz...

Bu "Milli Düşmanı" bertaraf etmek için eyleme geçmeyi önerir!

Ne yazık ki AKP iktidarının liderinden, bakanından, parti sorumlusuna, medya destekçisine kadar, bütün kademelerinde egemen olan söylem budur.

Üstelik eylemlere baktığımızda da, artık insanları bunaltan "Evet" baskısının, afişlerden, devletin görevlisi olması gereken ama AKP üyesi gibi davranan vali ve kaymakamlara kadar her yerde egemen olduğunu görüyoruz.

Bu nedenle de, referandum, birleştirici, bütünleştirici, uzlaştırıcı demokratik bir sonuç değil, ayrımcı, bölücü, düşmanlaştırıcı bir sonuç doğuracaktır.

* * *

İşte bu iki neden bir arada, birbirlerini pekiştirerek, ülkedeki kamplaşmaları keskinleştiriyor.

AKP'nin daha işin başında bunu görmemiş olması olanaklı değildir.

Nitekim Değişiklik Paketi'nin de, uzlaşmacı bir yöntemle değil, dayatmacı bir yöntemle oluşturmuş bulunması, AKP'nin bu "kamplaşmayı" ve "bölünmüşlüğü" bilinçli bir strateji olarak tercih ettiği izlenimi vermektedir.

Referandum sonucu ne olursa olsun, sanıyorum AKP iktidarı 2011 seçimlerinde de aynı stratejiyi uygulayacaktır!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024

Valid HTML 4.01 Transitional