AYDINLANMA
EMRE KONGAR
ŞAKA GİBİ...
İktidar "Kürt Açılımı" diye başlattığı projeyi şimdi "Demokratikleşme" ekseninde
savunuyor.
İçişleri Bakanı'nın Cuma günü Meclis'te yaptığı konuşmadan bazı satırlar şöyle:
"Adaletin gerçek manada tesis edildiği yerde barış ve huzur vardır...
Açılımla, mülkün temeli olan adaleti güçlendirmeye çalışıyoruz...
Herkesin, kendisine adil davranıldığı duygusunu pekiştirmeye çalışıyoruz...
Biz, herkes için daha fazla haklar, daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasi
diyoruz...
Bu, Türkiye'yi zayıflatmaz, tersine güçlendirir...
Hangi gerekçeyle olursa olsun, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkesi
korumak, demokratik hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin vazifesidir..."
* * *
Cumartesi günü Oktay Ekşi Hürriyet'te şunları yazıyordu:
"Devletin yapısında ve işleyişinde akıl havsala almayacak bir rezalet ortaya çıktı:
Bizzat Adalet Bakanlığı, başında bulunduğu yargı dünyasına meğer, "hayatını adalet
dağıtmaya adamış insanlar" diye değil; bir, "potansiyel kriminaller topluluğu"
diye bakarmış...
Nitekim bizzat Adalet Bakanı'nın açıklamasına göre, şimdi TBMM Başkanı sıfatını taşıyan
Mehmet Ali Şahin'in Adalet Bakanlığı zamanında, hem "herkesin dinlenmesi
için" genel nitelikli hem de içlerinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının da bulunduğu
59 hakimin telefonlarının dinlemesi amacıyla özel nitelikli kararlar alınmış ve
uygulanmış...
Bir kimse hakkında yetkili mahkemenin "dinleme" kararı verebilmesi için Ceza
Muhakemesi Yasası çok açık koşullar koyuyor.
Hedef olan kişinin, "suç işlediğine ilişkin kuvvetli şüphe" olmasını ve
"başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmamasını" temel koşul olarak
sayıyor.
Onunla kalmıyor. Yani durum böyle olsa bile her suç nedeniyle mahkemenin
"dinleme" kararı veremeyeceğini söylüyor.
Örneğin, "göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti" gibi veya "uyuşturucu veya
uyarıcı imal ve ticareti" gibi bir suç söz konusuysa... "dinleme" yapılmasına
izin veriyor.
Siz İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının veya Yargıtay'daki yüksek dereceli yargıçların
böyle bir suç işledikleri yolunda "kuvvetli şüphe"nin varlığından söz edebilir
misiniz?
Ortadaki sadece bir skandal değil, aynı zamanda "görevi kötüye kullanma"
suçudur...
Bu suçu işleyenlerden hesap sorulmasını talep ediyoruz."
* * *
"Demokratik Açılım" hamlesinin inandırıcılığını kime sormalı?
Gazete ve televizyonlarına el konulan veya elindeki malların değerinden fazla
ceza yiyen medya patronlarına mı?
Daha neyle suçlandıklarını bile öğrenemeden gözaltında hapis yatan yazarlara,
profesörlere, rektörlere, medya yöneticilerine, siyasal parti görevlilerine mi?
Resmen mahkeme kararlarıyla dinlenen yargı mensuplarına mı?
Hukuk içi ve hukuk dışı yöntemlerle dinlenen, kayda alınan, iddianamelerde ve
medyada özel yaşamları, ilişkileri teşhir edilen kişilere mi?
Dinlenme ve izlenme korkusuyla yaşayan binlerce vatandaşa mı?
* * *
Herhalde Silivri'dekiler, İçişleri Bakanı'nın konuşmasını dinlerken acı
acı gülümsemişlerdir.
|