Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

HSYK REFORMU III: ÇOĞUNLUK DİKTATÖRLÜĞÜNE DÖNÜŞ


 

20. Yüzyılın en büyük siyasal ve kültürel olayı Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşudur.

Çünkü bu kuruluş öyküsü, toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel dönüşümlerin tarih içinde "hızlandırılarak" gerçekleştirilebileceğinin en önemli kanıtıdır.

"Hızlandırılmış" bir dönüşümün öteki projesi olan Sovyetler Birliği deneyimi başarısızlıkla sonuçlandıktan sonra, tarihçilerin ve toplumsal bilimcilerin elinde örnek olarak bir tek Türkiye deneyimi kalmıştır.

Çok kısaca söylemek gerekirse, Türkiye deneyimi, feodal bir din-tarım toplumu olan Osmanlı İmparatorluğu'ndan, kentli bir endüstri toplumu olan laik ve demokratik bir ulus devlete HIZLI geçişin öyküsüdür.

Kimileri buna "modernleşme" der.

Bazılarına göre bu bir "laikleşmedir".

Kimileri ise bu dönüşümü "tepeden inmeci, jakoben bir devrimcilik" olarak algılar.

Kısaca "Atatürkçülük" denilen olay aslında budur.

* * *

Bu dönüşüm, bu devrim kolay olmamıştır.

Sadece dış konjonktür bakımından Birinci Dünya Savaşı'nın galip devletlerinin işgal ettiği, böldüğü ve paylaştırdığı Anadolu'yu kurtarmak zorluğu değildir bu...

Kurtuluş Savaşı sırasından ve kurtuluştan sonra, kullardan oluşan feodal bir din-tarım toplumunu, vatandaşlardan oluşan bir çağdaş topluma dönüştürmenin zorlukları yaşanmıştır içerde.

Bugünlere nasıl gelindiğini sadece satır başları ile anımsayalım:

  1. Başarısı imkansız görülen bir Kurtuluş Savaşı kazanılmıştır.
     
  2. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimci iradesi, Cumhuriyet yönünde yönetime egemen kılınmıştır.

    Bu egemenliğin halk adına gerçekleştirilebilmesi, fiiliyatta ancak Kurtuluş Savaşı'nın muzaffer komutanı olarak başarılabilmiştir.

  3. Toplumun siyasal, ekonomik ve kültürel dönüşümü 22 yıl boyunca Tek Parti Yönetimi ile gerçekleştirilmiştir.
     
  4. Tek Parti yönetimi, 1945'te Çok Partili Sisteme geçmiş ve 1950'de ikinci bir devrim gerçekleştirerek, yönetimi, seçimleri kazanan muhalif Demokrat Partiye devretmiştir.
     
  5. Demokrat Parti çoğunluğun oyuna dayanarak demokrasinin temel kurumları olan muhalefet hakkını, temel hak ve özgürlükleri, bu arada basın özgürlüğünü ve tarafsız adaleti yok etmiş ve "Tahkikat Komisyonu" kurarak yaptığı bir sivil darbe ile demokrasiyi ve anayasayı rafa kaldırınca, 1960'ta gerçekleştirilen bir karşı darbe ile devrilmiştir.
     
  6. 1961 Anayasası, Anayasa Mahkemesi, sendika ve grev hakkı, özerk TRT, planlama, bağımsız yargı, basın özgürlüğü gibi, çağdaş bir çoğulcu parlamenter demokrasinin özerk kurumlarını oluşturmuş ve bu kurumları anayasal güvence altına almıştır.
     
  7. 1971 ve 1980 askeri darbeleri, bu Anayasal güvenceleri ve özerk kurumları çok ciddi biçimde kısıtlamış, sınırlamış ve hem baskıcı devletin, hem de temel hak ve özgürlüklere en büyük tehdidi oluşturan çoğunluk diktatörlüğü eğilimlerinin önünü yeniden açmıştır.

* * *

AKP iktidarı 2002'den beri adım adım, çağdaş, çoğunlukçu parlamenter sistemi yozlaştırmakta, yeniden "çoğunluk diktatörlüğüne" doğru gitmektedir.

İşte HSYK reformu denilen AKP projesinin tarihsel anlamı budur:

Türkiye, yüzyıla yaklaşan, dünyaya örnek olan demokrasi deneyimini çöpe atmaktadır.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024

Valid HTML 4.01 Transitional