Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
DIŞARDAKİ BİR ESKİ REKTÖRDEN AÇIKLAMALAR Başarılı rektörler ikiye ayrılır: Dışarıdakiler... İçerdekiler... İçerdeki başarılı rektörler: Başkent Üniversitesi'ni kuran, geliştiren, organ naklinde çığırlar açan cerrah Prof. Dr. Mehmet Haberal... Malatya İnönü Üniversitesi'ni geliştiren, çağdaşlaştıran, yepyeni boyutlara taşıyan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu... Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi'ni gerçek bir bilim yuvası haline getiren, başarıdan başarıya taşıyan ünlü çocuk cerrahı Prof. Dr. Ferit Bernay... Dışarıdaki başarılı eski rektörlerin de bir çok örneği var: Davutpaşa kışlasını alarak, Yıldız Teknik Üniversitesi'ne yeni bir yerleşke kazandıran, öğretim kadrosunu geliştiren Prof. Dr. Ayhan Alkış... Hacettepe ve Bilkent üniversitelerini kuran (sonradan YÖK ile bütün üniversiteleri yerle bir ederek bir kez daha efsaneleşen...) Prof. Dr. İhsan Doğramacı... Hacettepe'yi düştüğü bunalımdan kurtarıp yeniden hayata döndüren rahmetli Prof. Dr. Süleyman Sağlam... Eskişehir Anadolu Üniversitesi'ni geliştiren, uluslararası boyutlara taşıyan, şimdi de Eskişehir'de Belediye Başkanı olarak mucizeler yaratan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen... Daha pek çok başarılı eski ve yeni rektör var ama bütün hepsinin adını anmaya yerimiz yetmez... İçerdeki ve dışarıdaki bu başarılı rektörler anılarını yazdıkça neler yaşadıklarını, başarılarının bedelini nasıl ödediklerini daha iyi anlayacağız. Özellikle içerdeki rektörlerin yaşadıklarını anlatan açıklamaları Türkiye'nin hem geçmişine hem bugününe hem de yarınına ışık tutacak. Sadece üniversitedeki başarılarıyla yetinmeyen, elini attığı her sorunu çözen, bulunduğu her makama değer katan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen anılarını, Zamanı Durduran Saat adıyla Doğan Kitap tarafından yayınlanan, Cemalettin N. Taşçı'nın yaptığı bir söyleşiyle kamuoyuna aktardı. Büyükerşen'in anıları sadece çok yetenekli ve becerikli, aynı oranda alçakgönüllü bir bilim insanının yaşamını, karşılaştığı sorunları aktarmakla kalmıyor, aynı zamanda Türkiye'nin en çalkantılı dönemlerindeki olaylara ve süreçlere, örneğin 12 Eylül darbesine de ışık tutuyor. Kitabın 286-287'nci sayfalarında 12 Eylül döneminde benim sakal sorunumdan dolayı YÖK'ü protesto ederek üniversiteden istifa etmeme ilişkin, hep sır olarak sakladığım bir isim de açığa çıkıyor: "Herkesten bir şey öğrendim" adıyla son yayınlanan nehir söyleşi kitabı dahil, bütün anılarımda Evren ve arkadaşlarıyla birlikte Doğramacı'nın başkanlığındaki YÖK'ün getirdiği sakal yasağına ilişkin anımı şöyle anlatırım: "Bazı arkadaşlar, 'Sakal benim kişiliğimdir, asla kesmem' deyip, ertesi gün berber koltuğunda tıraş edilirken fotoğrafları çekildiğinde, ben adımı kullanmadan verdiğim demeçte, 'Öğretim üyeliğini o denli seviyorum ki hocalığa devam etmek için kolumu bile kesebilirim' diyordum; ama sonradan tıraş olmak için aynanın karşısına geçince Toplumbilim hocası olarak bu eylemimin hesabını öğrencilerime veremeyeceğimi anladım ve sakalımı kesemedim." Bu olayda söz konusu olan, Hürriyet'in birinci sayfasının göbeğinde berber koltuğundaki fotoğrafı yayınlanan kişi, sevgili arkadaşım Prof. İnal Cem Aşkun'du. Anılarımda bu örneği verdim ama onun adını hiç bir zaman anmadım. İşte Büyükerşen'in anılarında bu değerli bilim insanının yaşadığı trajedi ve o günün koşullarında nasıl tıraş edildiği de açıklanıyor. Daha bunun gibi yüzlerce ilginç olay var kitapta. Hele benim anılarımla paralel okuma yapılırsa, aynı dönemi anlattığımız için çok daha ilginç oluyor. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024