Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
MALUM DAVA: DIŞ BASINI ALDATMAK... DIŞ BASINLA ALDATMAK...
Türkiye'yi içte ve dışta bir dezenformasyon (kasıtlı olarak yanlış bilgi ve haber verme) bataklığında boğmak isteyenler çok etkili...
Bir yandan kavramları saptırıyor, olayları çarpıtıyor, sahte belgeler, bilgiler imal ediyor, kamuoyunun aklını karıştırıyorlar...
Öte yandan bu dezenformasyon üzerinden dış medya mensuplarını da "kafakola" alıp yönlendiriyorlar...
Sonra da kendilerinin yönlendirdikleri yabancı medya mensuplarının yazdıkları yazıları yeniden iç kamuoyuna "Bakın dünya da bizi böyle görüyor" diye pazarlıyorlar.
Bu bir şebeke:
Bir dezenformasyon şebekesi...
Arkasında hem AKP iktidarı hem de Fethullah Gülen Cemaati var.
Milliyet'in değerli yazarlarından Kadri Gürsel bu şebekenin nasıl çalıştığını çok güzel anlatmıştı.
Ben de ondan alıntılayarak konuyu ayrıntılarıyla Demokrasimizle Yüzleşmek adlı kitabımın 248-250'inci sayfalarında değerli okurlarımın dikkatine sunmuş, 7 Şubat 2008'de de "Yabancı Gazeteciler Niçin Taraflı" diye (şu anda da İnternet sitemden kolayca erişilebilecek) bir yazı yazarak sorunu yeniden sizlerle paylaşmıştım.
Şimdi bu şebekenin aynı taktiğinin sonuçlarına yeniden tanık oluyoruz:
Malum davada, sonu gelmeyecek gibi görünen iddianamelerden ikincisine ilişkin duruşmanın başlamasıyla zaten dezenformasyonlarla yönlendirilmiş dış basında çıkan yazılar dönüp bize "Bakın dışardan bizi nasıl görüyorlar" diye sunuluyor...
Üstelik de beğenilmeyen yerler sansürlenerek, yazılar çarpıtılarak ve saptırılarak yapılıyor bu iş...
Son örnek Financial Times'ta 19 Temmuz' da Delphine Strauss'un imzasıyla yayınlanan yazı,
Bu yazı da esas itibarıyla iktidarın ve Gülen Cemaati'nin görüşleri üzerine kurulu.
Ama yazar yine de karşı görüşlere ve eleştirilere de değinmekten kendini alamamış:
Davanın sadece AKP karşıtlarına yöneldiği, sabaha karşı gazetecilerin evlerinin basıldığı, yaşlı başlı insanların mahkemeye çıkarılmadan uzun süre içerde tutulduğu, telefon kayıtlarının kanıt olarak kullanıldığı ve bütün bunların davayı destekleyenler tarafından bile eleştirildiğine ilişkin satırlar da var haberde.
Dünkü gazetelerde bu habere ilişkin yazılar çıktı.
Ben sadece iki farklı, hatta birbirine zıt örnek üzerinde durmak istiyorum:
Referans'ta Cengiz Çandar yorum yazısına "Financial Times, 'Türkiye'deki dava komplo kültürünü ortaya seriyor' (Turkish trial exposes culture of conspiracy) gibi son derece dikkate değer -hatta öğretici- bir başlık atmıştı. Haberin giriş bölümü, hem dış dünyanın en itibarlı ve nüfuzlu yayın organlarından birinin konuya nasıl yaklaştığını ve hem de milyonlarca okurunun nasıl bir fotoğraf izleyeceğinin göstergesi" diyerek girmiş...
Ama yaptığı alıntıda benim yazıda bulunduğunu belirttiğim noktaları atlamıştı.
Tabii eksik aktarılan yazı dolayısıyla Türk kamuoyu bir kez daha yanıltılmış oluyordu.
Buna karşılık Akşam'da Aslı Aydıntaşbaş dürüst bir yaklaşımla yazıyı şöyle değerlendirmişti:
"...Yazı, günahıyla sevabıyla davanın ironi dolu bir özeti.Günahıyla sevabıyla diyorum çünkü Strauss bir yandan Ergenekon davasının ortaya çıkardığı devlet içindeki çeteleşmeden söz ediyor, diğer yandan da kamuoyunda sıkça eleştirilen gözaltı ve diğer uygulamalardan ('Davanın yürütülme üslubu, meşruluğuna ilişkin soru işaretlerine yol açtı'). Bir yandan 'derin devlet var', diğer yandan 'iddianame siyasi' diyor.
'Sürekli genişleyen Ergenekon şebekesine ilişkin soruşturma, hem tüm ulusun izlediği bir pembe dizi hem de Türkiye'nin değişen siyasi kültürünün çok ciddi bir testi haline geldi' yorumuna kim itiraz edebilir?..."
Evet, gördüğünüz gibi yazının Aydıntaşbaş tarafından doğru ve gerçekçi değerlendirilmesi böyle...
Çandar'ın ne yaptığı ise zaten ortada...
Bu makaleye temel oluşturan yazıların adreslerini aşağı eklemeyi uygun gördüm.
- Strauss'un Financial Times makalesi
- Çandar'ın Referans gazetesindeki makalesi
- Aydıntaşbaş'ın Akşam gazetesindeki makalesi
Site yöneticisi.
