Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

POLİS TARİKAT ÜYESİ OLURSA...


 

Seçimler yaklaştığı ve ne yapılabilirse bu iktidar gücünü kaybetmeden önce yapılması gerektiği düşüncesiyle mi...

Yeterince güçlenildiği ve son darbenin zamanının geldiği inancıyla mı...

Amerika'nın Obama yönetiminde "Ilımlı İslam" projesini rafa kaldırmasının yol açtığı panik duygusuyla mı...

Yoksa gerçekten çok güçlendiği, büyüdüğü ve saklanamaz, gizlenemez hale geldiği için mi?

Ne sebeple olduğunu bilmiyorum:

Ama görünen o ki, Fethullah Gülen Cemaati açık bir atağa kalkmıştır.

Bu durum, sadece Türkiye'de olup bitenlerden, sertleşen havadan, gerginleşen ilişkilerden değil...

Doğrudan doğruya Fethullahçıların kendi medyasından...

Kendi yazarlarından, yorumcularından...

Hedef seçilen kişilere, kurumlara yönelik olarak şiddetlendirilen acımasız saldırılardan anlaşılmaktadır.

* * *

Eski uzlaşma mesajları...

Hoşgörü söylemleri...

Orduyu kollayan tutum ve davranışlar...

Cemaatten olmayanların da haklarına riayet edileceğine ilişkin güvenceler...

Terkedilmiştir.

Sert, saldırgan hesaplaşma söylemleri gündeme gelmiştir.

Ayrıca politikacılar, işadamları, yazarlar, yorumcular artık saklanmak, gizlenmek yerine Fethullah Gülen'e, Cemaat'e karşı bağlılıklarını açıkça dile getirmekte, bu ilişkileriyle övünmektedir.

Polisin bir kısmının doğrudan Cemaat'in denetimine girdiği, yargının bile etkilendiği açıkça konuşulur, tartışılır hale gelmiş, hatta konu Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne dahi taşınmıştır.

* * *

Sevgili okurlarım, bu Pazar size bu konuyla ilgili sanatsal bir fantezi aktaracağım:

Bir polis şefi tarikat mensubu olursa ne yapar?

Kime itaat eder, neye uygun davranır?

Tarikatın emirlerine mi uyar, yoksa kamu yararına, güvenliğe, hukuka, adalete, mesleki ilkelere göre mi davranır?

Bu ilginç sorunun yanıtını, Dan Brown'un DaVinci'nin Şifresi adlı kitabından uyarlanan, senarist Akiva Goldsman'ın yazdığı, Ron Howard'ın çektiği filmde buluyoruz:

Filmdeki önemli karakterlerden biri, ünlü aktör Jean Reno'nun canlandırdığı dedektif Bezu Fache, bir tarikat üyesidir.

Mensup olduğu tarikat, masum insanları, Tom Hanks'in canlandırdığı Profesör Robert Langdon'u ve Audrey Tautou'nun oynadığı Sophie Neveu'yu suçluyor.

Oysa bu tarikat bazı sırlar açığa çıkmasın diye, bir başka tarikatın peşinde ve o tarikatın mensuplarını öldürüyor.

Yani Dedektifin mensup olduğu tarikat cinayet işliyor...

Üstelik suçu masum insanların üstüne atıyor...

Dedektiften de masum insanları yakalamasını istiyor.

* * *

Filmi seyredenler biliyordur ama ben görmeyenler için sorayım:

Dedektifin ne yapmasını beklersiniz?

Tarikatın emirlerine uymasını mı?

Yoksa gerçeklerden, haklıdan ve adaletten yana tavır koymasını mı?

Ana konuyu ve filmin gizemini çok etkilemeyeceği için, görmemiş olanların da izleme zevkini zedelemeden filmin bu konuda sunduğu çözümü söyleyebilirim:

Jean Reno'nun harika bir biçimde canlandırdığı dedektif Bezu Fache gerçeklerden, haklıdan, adaletten yana tavır koyuyor, görevinin gereklerini yerine getiriyor...

Üstelik tarikat liderlerinden birine de "Beni kullandınız" diye isyan ediyor.

* * *

Sanıyorum herkesin sorması gereken kritik soru şu:

Tarikat mensubu olan veya bir tarikatın etkisinde kalan sivil ya da asker bir memur, bir polis, bir savcı, bir yargıç görevini tarafsız olarak yerine getirebilir mi, getiremez mi?

Hayırlı Pazarlar!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional