Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
MİZAHİ AÇIDAN NEOFAŞİZM, AHMET HAKAN VE BAŞBAKAN!
Genç Neofaşizm de aynen ağababası Klasik Faşizm gibi ülkeyi yavaş yavaş pençesine alır.
Her şeyden önce, dil, kavramlar, terimler, söylemler değiştirilir.
Neofaşizmin dili, kavramları, terimleri, söylemleri insanların günlük yaşamına, konuşma ve yazı diline sokulur...
Ve düşünceye egemen olmaları sağlanır.
Tabii bu işi "bizim liderimiz", "bizim yöneticilerimiz", "bizim düşünürlerimiz", "bizim yazarlarımız" yapar.
Dil değiştirilip, düşünceye egemen olunduktan sonra, artık sıra tutum ve davranışların biçimlendirilmesine gelir...
Burada medyaya ve kitle psikolojisine yardımcı olarak örgütler ve grup (mahalle) baskısı da kullanılacağı için bu, işin kolay tarafıdır.
Sürecin ilk aşaması "Biz" kavramının yaratılmasıdır:
"Biz" kurtarıcıyız...
"Biz" güçlüyüz...
"Biz" cesuruz...
"Biz" adiliz...
"Biz" Hak yolundayız...
"Biz" vatanseveriz...
"Biz" dindarız...
"Biz" demokratız...
"Biz" küreselleşmeciyiz...
İkinci aşama "Onlar" kavramıyla gelir.
"Bizden" olmayan herkes, "onlardır", "onlardandır"...
"Bizim terimlerimizle", "bizim dilimizle" konuşmayan, "bizim söylemlerimizi" kullanmayan herkes "onlardandır"...
"Bizi" sorgulayan herkes "onlardandır"...
"Onlar" haksızdır...
"Onlar" vatansever değildir...
"Onlar" dindar değildir...
"Onlar" çağdaş değildir...
"Onlar" demokrat değildir...
Kısacası "Onlar" düşmandır...
Ve tabii yok edilmeleri gerekir!
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan da "Onlardandır".
Üstelik "Bizden" iken, "Bizi" sorgulamaya kalkmış, her soru soran gibi istese de istemese de "Onlardan" olmuştur; çünkü "Bizde" sorgulama yoktur.
Geçenlerde düşmüş, kolunu kırmıştır.
Şimdi de oturmuş, kendisine "Geçmiş olsun" diyenlere çarşaf çarşaf teşekkür yazıları döşenmekte, "Biz", listesindeki eksikleri, çelişkileri gösterdikçe yeni listeler yayınlamaktadır.
Hiçbir listenin "bütünüyle tamam" olamayacağını yaşadıkça öğrenecektir...
Kendi kendine öğrenmezse ona "Biz" öğretiriz!
Daha önce AKP'ye, Ak Parti demeyenleri "Edep dışı" ilan eden Başbakan canlı bir televizyon konuşmasında kendisine yönelik eleştirileri hakaret diye niteledi; "Dertliyim ben dertli, sinirli değil" dedi, muhaliflerini ve muhalefet liderini "mert olmamakla" suçladı.
Anlaşılan kendisinin "edebi" ancak bu kadarına izin vermiş...
"Onlara" doğrudan hainler demediğine şükretmek gerek!
Hem köşe yazarı Ahmet Hakan'a hem de dertli başbakanımıza "Geçmiş olsun" diyorum.
