Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

İTİRAF EDİYORUM: "TELEKULAK" YERİNE "MİDAS'IN KULAKLARI"NI TERCİH ETMİŞTİM


 

Günümüzün en önemli siyasal, hukuki ve ahlaki sorunlarının başında "telekulak" olayı geliyor.

Yöneticiler herkesi her an dinliyor, kaydediyor; işlerine geldiği zaman da bu kayıtları kamuoyuna açıklıyor.

"Telekulak" sözcüğü bende her zaman "Midas'ın Kulakları" çağrışımı yapmıştır.

"Midas'ın Kulakları", ünlü tiyatro yazarımız Güngör Dilmen'in Yunan mitolojisinden uyarladığı bir oyundur:

Türkiye'de daha çok "her tuttuğu altın olan kral" diye tanınan Midas, kendisine kızan tanrı Apollon tarafından "eşek kulakları" ile cezalandırılır.

Bu sırrı sadece berberi öğrenir ve onu saklamakta güçlük çeker.

Bir gün dayanamaz, bir kuyunun başına gider ve "Midas'ın kulakları eşşek kulakları" diye bağırarak içini boşaltır.

Ama çevredeki sazlar da bu sözleri duymuşlardır ve bir süre sonra esen rüzgarın bütün ülkeye dağıttığı bir ses doğada yankılanmaya başlar:

"Midas'ın kulakları eşşek kulakları... Midas'ın kulakları eşşek kulakları..."

* * *

Biz Mülkiye ikinci sınıfta okurken 1961 Anayasası kabul edildi.

Bu anayasanın Türkiye'ye getirdiği özgürlük ortamında Siyasal Bilgiler Fakültesi çok ilginç mezunlar verdi.

Bunlar esas olarak "politik insan" olarak yetişmiş arkadaşlardı.

1960-1970 arasında mezun olanların isimlerini düşündüğümde hemen aklıma gelenler şunlar:

Altan Öymen, Yalçın Küçük, Hikmet Çetin, Onur Öymen, Aydın Güven Gürkan, Sönmez Köksal, Cengiz Çandar, Şahin Alpay, Hasan Cemal, Murat Karayalçın, Hasan Celal Güzel ve isimleri bu yazıya sığmayacak kadar fazla olan, politikacılar, bakanlar, müsteşarlar, valiler, büyükelçiler, akademisyenler...

Bu arkadaşlar gerçekten 1961 Anayasasının kabulünden sonra Türkiye'yi "geliştirmek", "dönüştürmek", "kurtarmak" için yaşam boyu sürecek bir savaşıma adamışlardı kendilerini.

Politikadan gerillacılığa, particilikten darbeciliğe kadar meşru ya da gayrimeşru her alanda siyasal ve ideolojik eyleme karışan bu gençlerin bir bölümü çizgilerini geliştirerek sürdürdü, bir bölümü "döndü" farklı veya karşıt çizgilere geçti ama çoğu aynı kararlılıkla eylemlerine devam etti.

* * *

Bu arkadaşların "politik" eğitimi, fakültede kurulmuş olan derneklerde başlamıştı.

"Fikir kulüpleri", "Hür Düşünce kulüpleri", öğrenci dernekleri etkinlik gösterdikleri ortamlardı.

İşte tam bu arada ben, İstanbullu arkadaşlarla kurduğumuz "İngilizce Kulübü" çerçevesinde yabancı dilimi geliştirmeye ve "Tiyatro Kulübü" içinde de oyunculuk yapmaya çalışıyordum.

"Midas'ın Kulakları" oyununu, o zamanlar genç bir öğretim üyesi olan ünlü tiyatro insanı Özdemir Nutku'nun yönetimi altında aylarca çalıştık.

Diksiyonumu geliştirmeyi o sırada öğrendim.

* * *

İşte şimdi itiraf ediyorum:

Siyasal ve ideolojik yönelimli arkadaşlarım kendilerini ülkeyi kurtarmaya adadıklarında ben İngilizce gibi, tiyatro gibi konularda çalışıyordum!

Onlar ister istemez "telekulak" olayının içine girdiler:

Ya dinletildiler, ya dinlettiler.

Bugün bu arkadaşların çoğu, kimisi eski çizgisinde kimisi yeni döndükleri karşıt çizgide yine ülkeyi kurtarmaya çalışıyor.

Benim ise "ülkeyi kurtarmak" gibi bir misyonum hiçbir zaman olmadı.

Sadece öğrenme, kendimi geliştirme kaygım vardı.

Bu nedenle "telekulak" yerine "Midas'ın Kulaklarını" tercih etmiştim.

Bugün de öğrenciliğimi sürdürüyorum.

Üstelik zaman geçtikçe öğrenecek daha çok şeyim olduğunu ve süremin azaldığını fark ediyorum:

Telaşlanıyorum, daha fazla çalışıyorum.

Ama ne yazık ki "Midas'ın Kulaklarını" tercih etmiş olmama karşın ben de bir "telekulak" konusu olmaktan kurtulamadım.

"Kaderin hazin bir cilvesi" diyelim...

"Midas'ın kulakları..." diyelim!


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional