Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
BAŞKAN ADAYLARI BİRBİRİNE YAKLAŞIRKEN...
Amerika'da başkanlık seçimi kızıştı...
İki ay sonra yeni başkan seçilecek.
Her iki parti de kurultaylarını yaptı.
Başkan adayları, resmen aday oldu.
Yardımcılarını da seçtiler.
Dünkü Pazar Dergi'de Zülal Kalkandelen'in "Pis Sularda Yüzmek" başlıklı enfes çözümlemesini okumuşsunuzdur.
Kalkandelen bu yazısında, çok iyi bildiği Amerikan siyasal sisteminin yumuşak karnını, para toplama işlerini anlatıyordu.
2004'teki parti kongrelerini Cumhuriyet adına izlediğinden de söz ediyordu ama bir noktayı unutmuş veya alçak gönüllülüğünden dolayı anımsatmamıştı:
Kalkandelen 2004 kongresinden yazdığı izlenimlerde Barack Obama'nın bir yıldız gibi parladığından ve önünün başkanlığa kadar açıldığından da söz ediyordu.
Böylece Cumhuriyet okurları, Amerikan ve dolayısıyla dünya siyasetini izlemekte herkesin önüne geçmişti.
Demokratik Parti'nin adayı siyah Barack Obama, seçim kampanyasını "değişim" teması üzerine kurmuştu...
Washington'da değişim...
Ekonomide değişim...
Dış politikada değişim...
Irak savaşında değişim...
Sosyal politikalarda değişim...
Buna karşılık Cumhuriyetçi Parti'nin adayı beyaz John McCain, kampanyasını "milliyetçilik, muhafazakârlık" ve Bush yönetiminin "devamı" üzerine dayandırmıştı.
Obama'nın başkan yardımcısı seçimi fazla yankı yapmadı.
Dış politika uzmanı bir senatörü tercih etmesi, uluslararası ilişkilerdeki açığını kapatmaya yönelik doğal bir seçim olarak kabul edildi.
Buna karşılık kamuoyu günlerdir McCain'in seçtiği yardımcıyı konuşuyor.
Alaska Valisi, eski güzellik kraliçesi, bir köpekbalığı cinsi olan "Barracuda" lakaplı, muhafazakâr politikacı Sarah Palin, gerek kendi tutum ve davranışları, gerekse ailesinin, özellikle de kızının ilişkileri açısından gündemin birinci maddesine oturdu...
Haberlerin, iddiaların bini bir para...
Son çocuğunun aslında şu anda hamile olan kızının ilk çocuğu olduğundan tutun da yolsuzluk soruşturmalarına kadar, her türlü iddia havada ve tabii medyada uçuşuyor.
Ama Cumhuriyetçi parti mensupları bundan şikâyetçi değil.
Gündemi belirleme inisiyatifini Obama'nın elinden aldıklarını düşünüyorlar.
Başkan adaylarının seçim stratejileri, parti kurultaylarında bir kez daha belirgin bir biçimde kamuoyu önünde dile getirildi.
Gerek parti ileri gelenleri, gerekse başkan adayları yaptıkları konuşmalarda bir kez daha kampanyaların ana konularına vurgu yaptı.
Her konuda değişimi vurgulayan Obama, Irak'a yollanan takviye güçlerinin çok başarılı olduklarını belirterek, kendisine yöneltilen, milliyetçiliğini, vatanperverliğini ve Hıristiyanlığını sorgulayan saldırılara yanıt vermeye çalıştı.
Zaten Demokratik Parti'nin kurultayı, tümüyle Obama ve ailesinin ne denli "Amerikalı", ne denli "dindar" ve ne denli "vatanperver" olduğunun vurgulanması üzerine inşa edilmişti.
Böylece Obama, muhafazakâr seçmene doğru bir kayma gerçekleştirdi.
Buna karşılık McCain, Irak savaşındaki tutumundan dolayı Bush'a teşekkür etmekle birlikte, Cumhuriyetçi Parti yönetimini eleştirmekten de geri kalmadı.
Böylece o da "değişime" doğru bir yönelim belirledi.
Bu arada Obama'nın babasının Müslüman oluşunun dile getirilmesine karşı çıkan Demokratik Parti mensuplarının eleştirdikleri "İslami terorizm" vurgusunu da yinelemekten ve üstüne basa basa kullanmaktan kaçınmadı.
Kamuoyu yoklamaları iki adayın şanslarını şimdilik eşit görüyor.
Başkanlık seçimlerindeki son durum böyle...
Seçimi kim kazanırsa kazansın, Amerika'da düzen devam edecek gibi görünüyor.
