Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
TÜRBANLILAR, TÜRBANCILARI SORGULARSA... Kadınlara karşı ayrımcılık bütün dünyada önemli bir sorun; tabii Türkiye'de de. Kadınlara karşı şiddet uygulaması bütün dünyada görülen ve lanetlenen bir vahşet, bir ilkellik; tabii Türkiye'de de. Ama gerek ayrımcılık, gerekse şiddet uygulaması dünyada da, Türkiye'de de sürüp gidiyor; önü bir türlü kesilemiyor. Çünkü "Erkek egemen feodal kültür", farklı derecelerde de olsa, bütün toplumlarda hâlâ etkinliğini sürdürüyor: Gelişmiş, demokratik ülkelerde daha az, gelişmemiş, demokratik olmayan ülkelerde daha fazla. Türkiye, gelişmeye ve demokrasisini yerleştirmeye çalışan bir ülke olarak, en geri kalmışlar ile en gelişmişler arasında, ortada bir yerde duruyor. Ama haksızlık etmeyelim: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kadınlar, Afganistan'daki "burkalı köle" veya Suudi Arabistan'daki "çarşaflı köle" statüsünden kurtulmuş; İran'daki gibi "Din polisinin" giyim kuşam denetiminde de (en azından şimdilik) değil. Atatürk Devrimleri sayesinde gelişmişlere yakın uygulamalara da sahip. Kadın vatandaşlarımız, sanat ve edebiyat gibi yaratıcılık isteyen alanlardaki başarılarına ek olarak, yargıçlar, öğretim üyeleri, üst düzey yöneticiler, medya mensupları, politikacılar arasında da seçkin ve saygın yer sahibi. Ama yine de çok sevinmeyelim ve övünmeyelim: Hem ırzına geçilen, hem de ailenin namusunu korumak adına infaz edilenler de bizim kadınlarımız. "Töre cinayetleri" adı altında "cinayetin kutsallaştırılmasının acısını" yine onlar çekiyor. Aslında türban, "erkek egemen feodal kültürün" bir simgesi: Kadının "ikinci sınıf vatandaşlığını" vurgulayan bir simge. Bu simgeyi, "dinsel bir gereklilik" olarak kutsallaştırıp, kadınlarımızı, kızlarımızı örtmeye çalışan "türbancıların" maskeleri yavaş yavaş düşüyor. Kadını örtmenin, Müslümanlıktan önce, Hıristiyanlık ve Musevilikte de geçerli olduğunu, Sümerlerden beri uygulandığını artık herkes öğrendi. Kuran'ın pek çok açık emrini görmezden gelip, faiz gelirleriyle ceplerini dolduranların, "türbancılık" yapmalarındaki samimiyetsizliği artık herkes farketti. Türbanlılar da, türbansızlar da bizim evlatlarımız, kardeşlerimiz, analarımız. Türbanlı ya da türbansız bütün kadınlarımız saygıyı, sevgiyi ve kendilerine karşı yapılan haksızlıkları dengelemek için gerekli pozitif ayrımcılığın korumasını hak ediyor. Hatta belki türbanlı olanlar daha da fazla. Çünkü toplum olarak, kadınlarımıza karşı ayrımcılık yapmakla, şiddet uygulamakla yetinmemişiz, bir de onları "örtmüşüz". Sorunu ve sorunun çözümünü yanlış yerde aramayalım: Sorun türbanlılar değil. Sorun "türbancılar". Çözüm ise, "türbanlılar", "türbancıları" sorgulamaya başlayınca ortaya çıkacak. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 2 Aralık 2024