Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
BU NOKTAYA NASIL GELDİK? Cumhuriyetin ve demokrasinin, laiklik gibi bir temel değerinin gerçekten tehlikede olduğu bir noktaya nasıl geldik? Nasıl oluyor da politikacılar hâlâ laiklik gibi demokrasinin olmazsa olmaz bir koşulunu sorgulama ve hatta eğip bükme cesaretini gösterebiliyor? Nasıl oluyor da seçmenlerin çoğunluğu olmasa bile bir bölümü bu görüşlere destek verebiliyor? Bu sorunun yanıtını soğukkanlı bir biçimde, tarihsel ve toplumsal süreçlere (siyaset ve eğitim) bakarak vermezsek, bu durumdan nasıl çıkılabileceğini de göremeyiz. İnsanlık tarihi iki büyük devrim gördü: Tarım Devrimi. PEndüstri Devrimi. Üçüncü büyük devrimi yaşıyor: Bilişim Devrimi. Osmanlı, Tarım Devrimi döneminin Dünya Gücü idi. Endüstri Devrimi'ni kaçırdı. Zayıfladı, işgal edildi, yıkıldı. Onun yıkıntıları üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Endüstri devrimi toplumlarının devlet modelini örnek aldı ama bu modeli oluşturacak hiçbir ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal alt yapısı yoktu. Atatürk Devrimleri, hem Aydınlanmayı hem de Endüstrileşmeyi içeren bir reform paketi idi: Devlet eliyle kalkınmayı sağlayarak ve eğitim yoluyla yeni bir toplum yaratarak Ulus Devlet'in alt yapısını oluşturmayı hedefliyordu. Türkiye Cumhuriyeti tarihi, üç döneme ayrılır: Kuruluş Dönemi: 1919-1946. Soğuk Savaş Dönemi: 1946-1997. Küreselleşme Dönemi: 1997-... Türkiye Cumhuriyeti'nin, eğitim yoluyla çağdaş bir Ulus Devlet modeli üretme çabaları Kuruluş Dönemi sonunda sona erer, devlet, Soğuk Savaş döneminde, ABD'nin de etkisiyle, henüz feodaliteden kurtulamamış olan eski yapıya teslim olur. Önce Köy Enstitüleri projesinden geri dönülür. Sonra İlahiyat Fakültelerinin açılmasına hız verilir. Milli Eğitim, dinci temele oturtulmaya başlanır. En sonunda İmam Hatip okulları açılır ve bir eğitim modeli olarak (Anadolu İmam Hatip Liseleri, Kız İmam Hatip okulları gibi) yaygınlaştırılır... Bu arada Milli Eğitimin bütünüyle dinci bir yaklaşıma oturtulması projesi başarıyla uygulanmaktadır. Türban olayı, eğitimin dinselleştirilmesi projesinin bir simgesi olarak icat edilir ve topluma bir özgürlük gibi sunulur. Bugünlere eğitimle geldik. Kuruluş Dönemi eğitimini terk ettik. Soğuk Savaş'ın anti-komünist, dinci eğitimine teslim ettik evlatlarımızı. Laikliğe saldırılar da, Trabzon'dan, Malatya'dan çıkan katiller de işte bu eğitimin sonucudur. Eğitimi bu hale getirenler ise ne yazık ki 1945'ten beri ülkeyi yöneten politikacılardır: Feodal yapının kalıntıları, demokrasi adı altında sunulan ama Tarım Devrimi'ni aşamayan çok partili düzende, Menderes'i iktidara getirdi. Menderes, Demirel'i ve onu iktidara getiren yapıyı üretti. Demirel, Özal'ı ve onu iktidara getiren yapıyı üretti. Özal, Tayyip Erdoğan'ı ve onu iktidara getiren yapıyı üretti... Tayyip Erdoğan'ın ürettiği yapı kimi iktidara getirecek dersiniz? Bu noktaya yarım yüzyılı aşan bir siyasal sürecin ve bir eğitim sürecinin sonunda geldiğimizi biliniz... AKP iktidarının tüm topluma dayattığı yaşam biçimi değişikliğini ve bunun bir aracı olarak kullandığı Cumhurbaşkanlığı seçimini, Genel Kurmay'ın laiklik açıklamasını ve Tandoğan, Çağlayan mitinglerini de bu bağlamda değerlendiriniz... Ve asla, nasıl uzun dönemli bir sorunla, bir eğitim sorunuyla karşı karşıya olduğumuzu unutmayınız. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 30 Eylül 2024