Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

SANDIK VE DEMOKRASİ

Filistin'de seçimleri kazanan ve bir terör örgütü olarak bilinen Hamas'ın liderinin Ankara ziyareti, sandık ile Demokrasi arasındaki ilişkileri sadece ulusal değil, uluslararası düzeyde de bir kez daha anımsamamız gereğini ortaya koydu.

Her sandıktan çıkan demokratik midir?

Demokrasinin sınırları sandıkla başlar ama nerede biter?

* * *

Türkiye'nin Meşrutiyet'le başlayan Demokrasi serüveni son derece çelişik uygulamalar ve olaylarla doludur.

Birinci Meşrutiyet, Abdülhamid'in tahta geçirilmesiyle başlamış fakat hemen ardından yine Abdülhamid'in Meclis-i Mebusan'ı tatil etmesiyle son bulmuştur.

İkinci Meşrutiyet, Makedonya'da İttihatçı subayların ayaklanması sonunda yine, çaresiz kalan Abdülhamid tarafından ilan edilmiştir.

İkinci Meşrutiyet sırasında, bu rejime karşı "şeriat isteyenler" ayaklanmış, isyanın bastırılmasından sonra Abdülhamid tahtından indirilmiştir.

Toplum, seçim sandıklarıyla ilk kez Meşrutiyet döneminde tanışmıştır.

Ama ne tanışma:

Her türlü baskı, şiddet ve hatta siyasal cinayetler, seçimlerle birlikte Osmanlı siyasetine girmiştir.

Bir anlamda Osmanlı'nın Meşrutiyet tarihi, seçim sandıklarıyla birlikte her türlü "anti-demokratik baskının" da tarihi gibi görülebilir.

Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti, rejiminin adını Cumhuriyet koyarak, hedefinin Demokrasi olduğunu kararlı bir biçimde ifade etmiştir.

Ne yazık ki Tek Parti Dönemi'nde girişilen Terakkiperver Cumhuriyetçi Fırka ve Cumhuriyetçi Serbest Fırka deneyimleri de başarısızlıkla sonuçlanmıştır; çünkü toplum ciddi bir Endüstrileşme Süreci'ne girememiş, Aydınlanma Devrimi'ni yaşamamış, demokratik bilinç gelişmemiştir.

1946'da başlayan Çok Partili Rejim Türkiye'nin ilk ciddi demokrasi deneyidir.

Ne yazık ki bu deneyim de, 1950 yılında sandıktan çıkarak iktidara gelen Demokrat Parti'nin (toplum henüz feodal yapıdan kurtulamamış olduğu ve DP liderleri de demokrasinin erdemlerine inanmadıkları için) demokrasinin ana koşulları olan muhalefet hakkı ve özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlükler alanlarında duyarsız kalması ve bunları geliştirmek yerine geriletmesi nedeniyle, 1960 yılında bir askeri müdahale ile iktidardan uzaklaştırılmasıyla son bulmuştur.

Demokrasiyi, bir Sosyal Devlet Felsefesi çerçevesinde yerleştirmek için kabul edilen 1961 Anayasası'ndan sonra da yine iki darbe girişimi, 1971 ve 1980 yıllarında iki darbe, 1997 yılında yumuşak bir müdahale yaşanmıştır.

* * *

Bütün bu çelişkili ve kanlı demokrasi tarihimizin bize artık sandık koşulunun Demokrasinin işlemesi için yeterli olmadığını öğretmiş olması gerekir:

Sandık, Demokrasi için gereklidir ama yeterli değildir.

Demokrasinin işlemesi için, Aydınlanmış bir toplumda, temel hak ve özgürlüklerin güvencede olması, iktidarın da bu güvenceye saygılı davranması gerekir.

Tabii dincilik ve terör ile demokrasi, asla bir araya gelemeyecek sözcüklerdir.

Bilmem ki bu ilkeleri Hamas'a mı yoksa ondan da önce AKP'ye mi anımsatmalı?


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional