Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

TÜRKİYE'DE DİNDE REFORM ANAKRONİZMİ

 

Türkiye'de sürekli olarak tekrarlanan yanlış bir söylem vardır:

"Hıristiyanlık'ta yaşanan reform Müslümanlıkta gerçekleştirilmedi" denir.

Ama bu yanlış söylemin sahipleri, Luther ve Calvin gibi din bilginlerinin ve VIII. Henry gibi yöneticilerin başını çektikleri "Reform" hareketinin temelinde, siyasetin ve kamusal alanın Katolik Kilisesi'nden özgürleşmesinin yattığını unuturlar.

Unutulan bir başka gerçek de Luther'in arkasında Papa ile savaşım içinde bulunan Alman Prenslerinin desteğinin yattığıdır.

Özet olarak, Hıristiyanlıkta yaşanan Reform, ibadet biçimleri ve dua dili gibi şekil koşullarını çok çok aşan bir biçimde, Katolik Kilisesi'nin toplum ve özellikle de siyaset üzerindeki mutlak egemenliğinin sona ermesini belirler.

Müslüman Dünyası'nda bu anlamda "dinden kaynaklanan" ve "iktidara el koyan" bir Reform hareketinin olmadığı doğrudur; din ile siyasetin iç içe geçtiği dönemlerdeki "kavgalar" İslam'da, bireyi özgürleştiren bir Reform hareketine değil, Şiilik gibi yine katı kurallara sahip mezheplerin doğmasına yol açmıştır.

* * *

Müslüman Dünyası'ndaki "Dinde reform", aslında Alevi-Bektaşi inancı çerçevesinde gerçekleşmiş, fakat bu Reform hareketi de çok yavaş ve tedrici olduğundan, ayrıca da yeterince olgunlaştıktan sonra, bir Sünni veya Şii iktidarı devirerek, egemen bir siyasal güç olarak tarih sahnesine çıkamadığından, Hıristiyanlıktaki Reform hareketinin karşılığı olarak algılanmamıştır.

İslam Dünyası'ndaki gerçek Reform Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla yaşanmıştır:

Egemenlik kaynağını dinden ya da Allah'tan değil, ulustan ya da halktan alan bir yönetimin iktidara geçmesi, Müslümanlık için, Hıristiyanların Reform hareketini de kapsayan ve onu aşarak, Aydınlanmayı da içeren bir dönüşümün gerçekleştirilmesidir.

Luther ve Calvin gibi din adamlarının, dinden hareketle başlattıkları "Dinde Reform" hareketini, Mustafa Kemal Atatürk, siyasetten hareketle gerçekleştirmiş, Cumhuriyet'in ilanına ek olarak Hilafetin kaldırılması, öğretimin laik temellerde birleştirilmesi ve bütünleştirilmesi, Medeni Kanun'un yürürlüğe girmesi gibi ek devrimlerle bu hareketi "Aydınlanma Devrimi" ile de pekiştirmiştir.

Cumhuriyet'in ilanı ve onu izleyen devrimlerle, Müslüman bir toplumda ilk kez, siyaset ve kamu alanı, din egemenliğinin dışına çıkarılmıştır; Batı'nın da Reform ile başlattığı, Aydınlanma ile tamamladığı süreç de zaten budur.

* * *

Osmanlı İmparatorluğu "Endüstrileşme sürecini" kaçırdığı için, Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasal, toplumsal ve ekonomik dönüşüm serüveni, Batı Dünyası'ndakinden farklı bir sıra izlemiştir:

Batı'da önce Dinde Reform, sonra Aydınlanma, sonra Endüstrileşme başlamış, onu da sırasıyla, Kentleşme, Çağdaş Sınıflaşma ve Demokratikleşme takip etmiştir.

Bu değişim, Batı'da "aşağıdan yukarı" işlemiştir.

Atatürk ve İnönü bu değişimi, Batı ile aramızda oluşan açığı kapatmak için "yukardan aşağı" işletmiştir.

Önce Cumhuriyet ilan edilmiş, Dinde Reformla birlikte Aydınlanma ve Endüstrileşme aynı anda başlatılmış, Kentleşme, Çağdaş Sınıflaşma, Demokratikleşme neredeyse eş zamanlı olarak yine "yukardan aşağı" yönlendirmelerle, hemen onları izlemiştir.

2006 Türkiyesi'nde "Dinde Reform" tartışmalarının yeniden gündeme gelmesi, İlhan Selçuk'un 27 Ocak tarihli Pencere'sinde işaret ettiği gibi, Türkiye'nin toplumsal ve siyasal tarihinin geri çevrilmesi anlamını t aşımaktadır.

Bunun baş sorumluları, toplumun laik ve demokratik yapısını, din ekseninde yeniden, geriye dönük olarak biçimlendirmek isteyenlerdir.

21'inci Yüzyılın Küreselleşen Dünyası'nda bu "anakronik" siyaset ne yazık ki bugün iktidardadır.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional