Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

BÜROKRASİ VE POLİTİKACILAR

Türkiye'nin, henüz gelenekleri ve ideolojisi tam yerine oturmamış demokrasisinin, pek çok eksiği ve yanlışı var.

En büyük eksiklik, "Çok partili rejimi" "Demokrasi" sanmaktan kaynaklanıyor.

Hiç kuşkusuz "Çok partili rejim" "Demokrasi" için gereklidir, ama yeterli değildir.

Bir "Çok partili rejimin" "Demokrasi" olması için, muhalefette kalan partilerin, görüşlerin, kitlelerin de iktidarı kazanmış olanlarla aynı siyasal haklara ve olanaklara sahip olması gerekir.

Yoksa o ülkedeki "Çok partili rejim" "Demokrasi" değil, "Çoğunluk diktatörlüğü" olur; ki Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri budur.

Tabii bir "Çok partili rejimin" "Demokrasi" olabilmesi için, seçmenin önündeki "çok partinin" gerçekten birbirlerinden farklı programlara sahip olması, oy kullanacak vatandaşlara farklı iktidar seçenekleri sunabilmesi gerekir.

"Çok partili bir rejimin" "Demokrasi"ye dönüşebilmesi için, seçmen tercihlerinin parlamentoya adil olarak yansıtılabilmesi de gerekir.

Türkiye'de bugün olduğu gibi, kayıtlı seçmenlerin yüzde 25'inin ve oy kullananların yüzde 34'ünün oylarıyla, Meclis'te üçte iki çoğunluk kazanan bir iktidarın bulunduğu, oy kullanan seçmenlerin yüzde 45'inin Meclis dışında kaldığı yani ulusal iradenin temsilinde çöpe atıldığı bir "çok partili rejime" "demokrasi" demek olanaklı değildir.

* * *

Türkiye'de "Demokrasi" geleneğinin ve ideolojisinin yetersizliğinden kaynaklanan bir başka yanlış, iktidarı kazanmış olan politikacıların, sık sık "Bürokrasiden" şikayet etmeleridir.

Geçen hafta aynı yakınmayı Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın ağzından da duyduk.

Bir fabrika açılışına katılan Erdoğan "Bürokrasi içinde yabancı sermayeyi anlamayan unsurlar var" diyerek, "Bürokrasiden" yakınmış.

Oysa "iktidarların", hele "tek parti iktidarlarının" hele hele, "üçte iki sandalye kazanmış olan yani anayasayı değiştirme gücüne sahip iktidarların" asla ve asla "Bürokrasiden" yakınmaya hakları yoktur.

Çünkü "Bürokrasi" dediğimiz olay iki farklı ögeden oluşur:

  1. Yasalar, yönetmelikler, yönergeler yani yol gösterici metinler.
     
  2. Bu metinleri uygulayan insanlar yani memurlar.

İşte her iktidar, özellikle de tek parti iktidarları, arzuladığı yasaları çıkartarak, beğendiği kişileri uygun gördüğü görevlere getirerek gerek metinleri, gerekse memurları istediği gibi değiştirmek, dolayısıyla kendi doğrultusunda biçimlendirmek gücüne sahiptir.

Zaten AKP iktidarının üç yıl boyunca gerek metinlerde gerekse memurlarda, "dinci çizgide" yaptığı düzenlemeler, bütün kamuoyunun gözleri önünde, bu gücün "yeterince" kullanıldığının en güzel kanıtıdır.

Bir iktidar, kendi gücünün egemenlik alanında olan "Bürokrasiden" yakınıyorsa, ya iktidarını kullanmak konusunda yetersiz ve yeteneksizdir, ya da bu gücünü kullanmak istemiyordur, veya daha kötüsü, kendi eksik ve yanlışlarını başkasının üzerine atıyordur, samimiyetsizdir, halkı aldatıyordur.

Türkiye'nin henüz "gelişmekte olan demokrasisinde" halkımız hâlâ bu gerçeğin bilincinde değil gibi görünüyor.

Onun için de bakanlar ve başbakanlar kendi egemenlik alanlarına giren konulardaki yanlışları düzeltmek yerine bunları halka şikayet etmek gibi garip bir yol izliyor, kimse de bu garipliğe ses çıkarmıyor.

Herhalde dikkatli okurlarım farkındadır, bu arada Malatya çocuk evindeki şiddet skandalı da aynı demagojiyle, yani "fatura Bürokrasiye kesilerek" unutturuldu.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional