Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

YOZLAŞAN KÖYLÜLÜK, DİNCİLİK VE YAĞMACILIK

Köylüleri severim.

Binlerce yıl süren din-tarım imparatorlukları dönemindeki feodal yapının kurbanlarıdır.

Savaş zamanlarında asker, barış zamanlarında köle-çiftçi olarak kullanılmışlardır.

Onlarca yüzyıl, toprak ağaları ve din adamları tarafından yönetilmişler, sömürülmüşlerdir.

Binlerce yıl süren feodal kültürün geleneklerine tutsak olmuşlar, günümüzde bile bu düzenin belirlediği değer yargılarıyla, "töre-cinayetleri" gibi çağ gerisi uygulamaların pençesinden kurtulamamışlardır.

Feodal kültür yapısının, köylülerin bedenlerini ve ruhlarını tutsak eden, farklılıkları reddeden, sömürücü niteliğinden hoşlanmam, ama onun, mertlik, vefa gibi duyguları besleyen yanını severim.

Keşke, mertlik, vefa gibi duygular, endüstrileşmenin getirdiği kentsel kültür yapısının da başat ögeleri olabilse diye düşünürüm.

Mert ve vefalı insanları severim.

Çağdaş kültürü, "en yüce değer paradır" diye tanımlayanları onaylamam, "çağdaş insanın mertliği ve vefası yoktur, onun tek ilkesi çıkarlarını korumaktır" diyenlerin gerçeği saptırdıklarını bilirim.

Kente göçen ve bu nedenle de feodal kültürden kopan, mertlik, vefa gibi duyguları unutan, ama endüstriyel-kentsel kültürün, ortak yaşam kurallarına uymak gibi, farklı inanca ve özelliklere sahip insanlara da kendisine istediği saygıyı göstermek gibi ögelerini benimseyemeyen, yozlaşmış köylülerin çok mutsuz ve hem kendilerine hem de çevrelerine yabancılaşmış insanlar olduklarını düşünürüm.

* * *

Endüstriyel-kentsel değerleri benimseyememiş, ama feodal kültürden de kopmuş olan "boşlukta kalmış ve yozlaşmış köylüleri", kutsal din değerlerimiz adına istismar eden politikacılar ne yazık ki onlara büyük bir kötülük etmektedir.

Yalnız onlara değil, ülkeye de...

* * *

Feodal değerlerden kopmuş ama endüstriyel-kentsel kültürü benimseyemedikleri için boşlukta kalmış insanların kutsal dinimizin değerlerine sarılmaları son derece doğal ve olağandır.

Doğal ve olağan olmayan, bu insanların kutsal değerleri kendi çıkarlarına alet eden politikacıların elinde sömürülmeleridir.

* * *

Kırsal alanlarda yaşayamadıkları için kentlere göç eden insanların, topluma uyum süreçlerinde yerel ve ulusal politikayı keşfetmeleri, politikanın sihirli "seçmen gücünü" kullanarak, kendi yaşamlarını düzenleyebileceklerini anlamaları demokratik bir bilinçlenmedir; desteklenmesi gereken bir süreçtir.

Fakat ne yazık ki Türkiye'deki "çok partili rejim" çerçevesinde yozlaştırılan ve ülke sorunlarını çözmek yerine sadece politikacıların ceplerini doldurmalarına yol açan düzenin "demokrasi" diye yutturulması, bu demokratik bilinçlenme sürecini de doğrultusundan saptırmış, boşlukta kalmış bu insanları umut adına din sömürüsünün tutsağı haline getirmiştir.

* * *

Sonuç, gecekondu bölgelerinden başlayarak tüm kentsel alanları ve buradan hareketle bütün ülkeyi pençesine alan "din istismarına dayalı yağmacı bir yozlaşmış köylü kültürünün" egemenliğidir.

Kutsal dinimizin değerlerini istismar eden politikacıların yağmacı bir anlayışla yönlendirdikleri bu yozlaşmış köylü kültüründen kurtulmanın yolu, demokratik (ve tabii laik) yaşam biçiminin savunularak geliştirilmesi ve ülke (toplum) çıkarları üzerine inşa edilmiş çağdaş bir ulusal bilincin oluşturulmasıdır.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional