Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

AVRUPA BİRLİĞİ-VAN OLAYI ÇELİŞKİSİ

AKP, iktidara gelmeden çok kısa bir süre önce kurulduğunda İslam'dan (ve türbandan) başka bir referansı yoktu; tabii programı da.

Dolayısıyla, kadro olarak bir zamanlar şiddetle karşı çıktığı Avrupa Birliği Projesi'ne dört elle sarıldı.

Böylece hem bir programı hazır bulmanın rahatlığını, hem de bu programı istediği gibi eğip-bükmenin, kendi amaçlarına uydurmanın şansını yakaladı.

Avrupa Birliği Projesi, toplum için hem demokrasi hem de refah anlamını taşıyordu başlangıçta.

AKP iktidarı, AB adına uygulamalara başlayınca, bu projenin Türkiye için anlamı da birdenbire değişti:

Hukuk devletinin egemenliği, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi, refahın yükseltilmesi gibi hedefler yerlerini, siyasal iktidarı dengeleyen yargı gibi cumhurbaşkanlığı gibi üniversiteler gibi TÜBİTAK gibi kurumların ve medyanın hükümetin denetimine alınmasına, eğitimin dinselleştirilmesine, çocukların beyinlerinin dogmatik yaklaşımlarla yıkanmasına, kârlı ve stratejik kuruluşların yabancılara satılmasına ve çağdaş sermayenin İslamlaştırılmasına bıraktı.

İktidarın uygulamaları, Avrupa Birliği hedefi yerine, Türkiye'nin (demokratikleşme maskesi altında) çoğunluk baskısına doğru kaymasına ve devletin (eğitim, yargı, medya ve sermaye yoluyla) İslamlaştırılmasına yönelik bir proje olarak ortaya çıktı.

* * *

İktidarın kendi ideolojik hedefleri ile, Avrupa Birliği Projesi arasındaki ilk çatışma türban konusunda yaşandı.

Yüksek Öğrenim Kurumları'ndaki türban yasağına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de onay verdi.

Böylece iktidarın gerçek ideolojik ve siyasal programı ile göstermelik Avrupa Birliği hedefleri arasındaki ilk çelişki açıkça ortaya çıktı.

* * *

Bu arada, "küresel terörün yaygınlaşması", Amerika Birleşik Devletleri'nin ve Avrupa Birliği'nin 11 Eylül 2001'e kadar duyarsız kaldığı "şeriatçı" örgütlenme tehdidini de dünyanın gündemine taşıdı.

İktidarın, Türkiye'yi sarsan sinagog, HSBC Bank ve İngiliz Konsolosluğu bombalamalarına bir türlü isim koyamaması, hatta bu terör eylemlerine kaynaklık eden radikal İslamcı görüşleri kınamakta zorlanması, AB ile arasında belirginleşen bir başka çelişki idi.

* * *

Bütün bu çelişkilerin ortaya çıkması, hem Kıbrıs sorununda hem ayrılıkçı ırkçı terör konusunda Türkiye kamuoyu ile AB organları arasında sıkışan hükümetin, hiç olmazsa kendi tabanında prim toplamak için bir yandan AB ile olan ilişkileri serinletmesine, öte yandan toplumu ve devleti İslamlaştırma projesine hız vermesine yol açtı.

* * *

İşte son zamanlarda AKP iktidarının, toplumsal ve siyasal huzurun bozulması bahasına yargıya, cumhurbaşkanlığına, YÖK'e ve tüm üniversitelere karşı sertleşmesinin, medya, yargı, eğitim ve sermaye alanlarındaki İslamlaştırma eylemlerine iyice ivme kazandırmasının altında bu oluşum yatıyor.

Van'daki Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü'ne reva görülen muamele, iktidarın artık soğukkanlılığını iyice yitirdiğini gösteriyor:

Gerek kendi kamuoyumuz, gerekse bizi yakından gözlemleyen AB kamuoyu, "Bir rektöre bile böyle muamele edilebiliyorsa, nerede kaldı normal vatandaşların demokratik ve yasal güvenceleri; AKP'nin AB Projesi böyle uygulamalarla mı hayata geçirilecek" diye sormaz mı?


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional