Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

DİN EĞİTİMİ, DİNCİ EĞİTİM

"İkiyüzlü" bir toplum olduk.

Başta politikacılar halkı aldatıyor.

Örneğin, "Temiz toplum, temiz siyaset" diyenler, utanmadan dokunulmazlık zırhı ardına sığınıyor, sırtlarındaki yolsuzluk dosyalarıyla kirlilik simgesi olarak ortada dolaşıyor.

Sadece halk önderleri olan politikacılar değil ikiyüzlü olanlar:

Medya da, üniversiteler de, bürokrasi de ikiyüzlü.

Dış politika yenilgilerimiz, medya tarafından kamuoyuna "zafer" diye yutturuluyor; AB'nin 17 Aralık 2004 doruğundan Türkiye için çıkan "sonu belirsiz" ve "ikinci sınıf üyeliğe" dönük kararı, kamuoyuna "AB yolu açıldı" diye sunulabiliyor.

Köşe yazarları, patronlarının ya da kendilerinin çıkarları adına, dün "ak" dediklerine bugün "kara" demekte hiçbir sakınca görmüyor, hatta bununla övünüyorlar.

Üniversitelerimizde, başkalarının çalışmalarından çalıntı yaparak kitap yazanlara, akademik unvanlar dağıtılıyor; sonra bunlar bürokrasinin en üst makamlarına tayin ediliyor.

Sadece "ikiyüzlü" değil, aynı zamanda "pişkin bir toplum" da olduk:

Bütün bu skandallar kamuoyunun gözü önünde cereyan ediyor, kimsenin kılı kıpırdamıyor.

Bu skandalların kahramanları(!), göğüslerini gere gere, suratlarında pişkin bir gülümseme ile ortalıkta boy gösteriyor, çevrelerinden saygı görüyor.

Sanıyorum, "ikiyüzlülüğün" ve "pişkinliğin" günümüzde bu denli yaygınlaşmasının altında iktidarın "takıyyeci" tutumu yatıyor.

İktidarın amacı ve hedefi ile söyledikleri başka olunca, ikiyüzlülük ve pişkinlik birdenbire birer "toplumsal özellik" niteliği kazanıyor.

Örneğin, topluma ve siyaset sahnesine "siyasal ve dinsel bir simge" olarak giren, üstelik de din-tarım toplumlarının mirası olarak kadını "ikinci sınıf bir vatandaş" derekesine indiren "türban" bireysel özgürlük ve vicdan özgürlüğü adına savunuluyor.

* * *

Kuran kursları, kaçak kuran kursları, mecburi din eğitimi ve İmam Hatip eğitimi de, "din eğitimi" ile "dinci eğitim" kasten birbirine karıştırılarak aynı "ikiyüzlülük" ve "pişkinlik" içinde tartışılıyor:

"Din eğitimi", çocuklarımızın kutsal değerleri, dinlerini öğrenmelerine yönelik bir eğitimdir ve "gönüllülük" esasına göre sunulduğu zaman kimsenin buna bir itirazı olduğunu sanmıyorum.

Sorun "din eğitiminin" "dinci eğitime" dönüştürülmesinde ve "dinci eğitimin" topluma "din eğitimi" adı altında empoze edilmesinde yatıyor.

"Dinci eğitim" yöntem olarak dogmatiktir, yani bilimsel yönteme, sorgulayıcı ve araştırıcı yaklaşıma karşıdır; din dogmalarının tüm dünya görüşünün ve tabii bilimsel olarak irdelenmesi gereken gerçeklerin de temelinde yatan bir biçimde öğretilmesine yönelik bir ezberciliktir.

Yirmibirinci Yüzyıl dünyasında çocuklarımızın "din eğitimi" almalarında bir sakınca yoktur ama, "dinci eğitimle" yetiştirilmeleri, (bırakın sonuç olarak laik ve demokratik rejimin temellerinin sarsılmasını) tüm toplum olarak dünyadan geri kalmamıza yol açar.

Ne yazık ki günümüz Türkiyesi'nde, "dinci eğitim", "din eğitimi" etiketi altında yutturulmak istenmektedir.

Cumhurbaşkanı, YÖK (ve üniversiteler), CHP ve medyadaki birkaç dürüst ve cesur kalem dışında kimse de bu saptırmaya dikkat çekmemekte, herkes, bu eylemlerin ardındaki niyetleri bilmesine karşın sesini çıkarmamaktadır.

İşte iktidarın ve medyanın başını çektiği, kaçak kuran kursları, kuran kursları, mecburi din eğitimi, İmam Hatip eğitimi ve İmam Hatiplilerin üniversiteye nasıl girecekleri tartışmalarının altında bu "ikiyüzlülük" ve "pişkinlik" yatmaktadır.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional