Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

KARANLIĞIN DİYALEKTİĞİ

 

Sürekli okurlarım benim iflah olmaz bir romantik ve tedavi edilemez bir iyimser olduğumu bilirler.

Geçen haftaki "Uçurumun Kenarında" başlıklı yazım bazı okurlarımın zihninde "Emre Kongar da mı umutsuzluğa ve karanlığa teslim oldu?" biçiminde bir soru işarete yaratmış.

Hayır!

Asla!

Ben ne umudumu yitiririm, ne de karanlığa teslim olurum.

Zaten o yazıyı da umudumu yitirmediğim ve karanlığa teslim olmadığım için yazdım.

* * *

Toplumsal olaylar genellikle, doğa olaylarının izlediği değişmez bir çizgiyi izlemez.

Zıtların etkileşimi egemendir toplumsal olaylara.

Her oluşum, kendi zıddının da tohumlarını bağrında taşır; her iktidar kendi muhalefetini de yaratır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün, Bağımsızlık Savaşını kazanan komutan gücüyle Anadolu insanına taşıdığı Aydınlanma Meşalesi de aynı süreçten geçecekti, geçiyor.

Aydınlanma Meşalesi, Orta Çağ'ın dinsel karanlığına karşı insanlığın kan ve gözyaşı ile yaktığı bir ateştir.

Bilimden ve insan haysiyetinden beslenir.

Anadolu insanına bu ateşi, Mustafa Kemal Atatürk getirmiştir.

Bu ateş Anadolu insanını aydınlatmaya başladığından beri (yani Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana) egemenliklerini karanlıklarda sürdürme alışkanlığında olan güçler onu söndürmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Misak-ı Milli sınırları içindeki topraklarımızın üzerindeki talepler de, ayrılıkçı akımlar da, şeriatçı özlemler de "Atatürk düşmanlığında" birleşiyorlar.

Oluşturdukları ittifakla, bilime, adalete, eğitime, sermayeye, emeğe, medyaya, laikliğe, demokrasiye saldırıyorlar, çünkü Atatürk'ün yaktığı Aydınlanma Meşalesinin ışığına karşılar.

* * *

İkinci Dünya Savaşı'nın bittiği 1945 yılından itibaren ivme kazanan bu saldırılar 60 yıl sonra, nihayet Türkiye'yi "Uçurumun kenarına" getirmiştir.

Geçen hafta bu durumu saptamaya çalışmıştım.

Önümüzdeki uçurumun karanlığına dikkat çekmiştim.

Bu saldırıların temsilcileri, sonunda iktidarı da ele geçirdiler ama bu kez diyalektik süreç tersine işlemeye başladı:

Artık, karanlığın egemenliğine karşı aydınlığın muhalefeti ortaya çıkıyor.

Aydınlanma Meşalesi sönmeyecek.

Emekçisiyle, sermayedarıyla, bilim insanıyla, yazarıyla, çizeriyle, politikacısıyla, sade vatandaşıyla, başta gençler ve kadınlar olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, laik ve demokratik sosyal hukuk devletinin yanında, Atatürk'ün önce Anadolu insanına sonra da tüm İslam Dünyası'na ve insanlığa armağan ettiği bu Cumhuriyeti korumak ve geliştirmek için saf tutuyorlar.

Tabii "kafakarıştırologlar" görevleri başında:

Kadının tutsaklığının ve ikinci sınıf vatandaşlığının simgesi olan türbanı "özgürlük", çoğunluğun baskısını "demokrasi", bilim karşıtı inançları "postmodern yaklaşım", Birinci Dünya Savaşı'nda yaşanan trajedileri "Ermeni Soykırımı", etnik bölücülük ve ayrımcılığı "insan hakları", tarikatçılığı, "sivil toplum hareketi" diye yutturmaya, Atatürk Devrimlerini "tepeden inme jakobenlik" diye karalamaya kalkışıyorlar.

* * *

Diyalektiğin bir kuralı vardır:

Karanlığın en koyu olduğu an, aydınlığa dönüşün başladığı andır.

Umudunuzu yitirmeyin, karanlığa teslim olmayın.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional