Makaleler
Articles in English
|
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
YENİDEN DEMOKRASİ DERSLERİ
I) KURULUŞ
- Aydınlanma sürecini yaşamamış yani dinsel dogmatizmin tutsaklığından kurtulamamış toplumlarda (örneğin köylü toplumlarda) demokrasi gelişmez.
- Demokrasi gökten zembille inmez; Endüstri
Devrimini yaşamış toplumlarda ortaya çıkar.
- Bir toplumda demokrasinin kurulabilmesi için
sermaye sınıfı ile işçi sınıfının oluşması ve iktidara
ortak olacak güce erişmesi gerekir.
- Avrupa kıtasında bu süreçlerin tek istisnası
Türkiye'dir; Türkiye'de demokrasinin temelleri,
meşruiyetini, pratik olarak Kurtuluş Savaşı'nı kazanmanın
gücünden, kuramsal olarak da Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nden alan Mustafa Kemal Atatürk'ün devrimleri
ile atılmıştır.
- Türkiye'de demokrasi "yukardan aşağı doğru"
dünyadaki süreçlere ters olarak kurulduğundan, hem
toplum, hem de bireyler demokrasiye hazır olmadıkları için,
gerek kuruluş (tek parti) gerekse işleyiş (çok
parti) dönemlerinde pek çok sorun ile karşılaşılmıştır.
- Gerek toplumsal yapı gerekse
bireyler demokrasiyi yaşatacak düzeye gelmediği
sürece bu sorunlar sürecektir.
II) İLKELER
- Demokrasi, temel hak ve özgürlüklerin çoğunluğa karşı
da güvencede olduğu bir çoğunluk rejimidir; başta dinci
rejimler olmak üzere, pek çok diktatörlük de çoğunluğa
dayalı olarak işletilebildiğinden demokrasinin ayırıcı
niteliği "çoğunluk yönetimi" değil, güvence altına
alınmış olan "temel hak ve özgürlüklerdir".
- Demokrasileri bekleyen iki büyük tehlike
vardır: Birinci tehlike çoğunluğun, "temel hak ve
özgürlükleri" tahrip etmesi, ikinci tehlike, din gibi,
ırk gibi, sınıf gibi bazı ölçütleri kullanan bir takım
grupların "temel hak ve özgürlükleri" istismar ederek
"demokratik işleyişi" olanaksız kılmasıdır.
- Tanım gereği "çoğunluk", her zaman,
güvence altındaki "temel hak ve özgürlükleri" yok edecek
güce sahip olduğundan demokratik rejimler, çoğunluğun bu
gücünü kötüye kullanmasını ve demokrasiyi tahrip etmesini
önlemek için, İkinci Meclis (Senato) gibi, Anayasa
Mahkemesi gibi, yargı bağımsızlığı gibi, özerk üniversiteler
gibi kurumlara sahiptirler.
- Bazı grupların "temel hak ve özgürlükleri"
istismar ederek din gibi, ırk gibi veya sınıf gibi (bu
sermaye sınıfı da olabilir, işçi sınıfı da, toprak ağaları
sınıfı da) ölçütler adına demokrasiyi tahrip etmeleri,
"temel hak ve özgürlüklerin" başkalarının "temel hak ve
özgürlüklerini" ortadan kaldırmak için kullanılamayacağı
ilkesi ile önlenir.
III) İŞLEYİŞ
- Demokratik rejimin doğru işleyebilmesi için, dürüst ve
şeffaf seçim esasına göre oluşturulan yasama meclislerinin
toplumsal yapı açısından adaletli bir temsili yansıtması
gerekir.
Örneğin bir parti, kayıtlı seçmenlerin dörtte birinin,
oy kullananların ise üçte birinin desteği ile, meclisteki
sandalyelerin üçte ikisini kazanabiliyor ve anayasayı
değiştirebilecek güce erişebiliyorsa, o sistemin meşruiyeti
tartışmaya açıktır.
- Seçim yapacak halkın önüne gerçek seçeneklerin
var olduğu yani birbirinden gerçekten farklı görüşleri
savunan bir siyasal partiler yelpazesi sunulmuş olmalıdır.
- Seçimler, propaganda açısından muhalefetin de
iktidara eşit haklara ve olanaklara sahip olduğu bir ortam
içinde ve periyodik olarak yapılmalıdır; demokrasilerdeki
muhalefet için yalnız eşit haklar yetişmez, eşit olanaklar da
sağlanmalıdır.
- Bir demokratik rejimin düzgün işleyebilmesinin en
önemli koşulu, iktidarın, gücünü rejimi değiştirmek için
kullanmasını engelleyecek mekanizmaların etkin ve sürekli
olarak geçerli kılınmış olmasıdır.
Örneğin bir iktidar anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahip
de olsa, demokratik rejimin güvencesi olan Anayasa mahkemesini
kaldıramaz. Tabii ki kaldırmaya gücü yeter, ama o zaman o
rejimin adı demokrasi olmaz.
IV) SONUÇ
2005 Türkiyesi'nde böyle bir yazı yazmak zorunda kalmış
olmaktan dolayı utanıyorum.
|