Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

TÜRKİYE'DE MİLLİYETÇİLİK RÜZGARLARI NEDEN GÜÇLENDİ-II

 

Kökleri Atatürk'ün oluşturduğu adil ve eşitlikçi anlayışa dayanan "demokratik bir milliyetçilik" ideolojisi şimdi birdenbire yeniden bir tehlike olarak nasıl ön plana çıkıverdi?

"Ulusal bir tepki", nasıl birdenbire, "faşizan tehditleri anımsatan" bir nitelik kazandı?

Gerçekten böyle bir tehdit, böyle bir tehlike var mı?

Milliyetçilik, dincilikle birleşerek faşizme mi dönüşüyor?

Yoksa biz hem iç hem de dış ögelerin etkileriyle oluşan "normal bir yurtseverlik tepkisini", "demokratik ve çağdaş bir milliyetçilik anlayışını", "faşist milliyetçilik" diye niteleyip, karalayarak, ulus devlet kavramının altını oymaya devam mı ediyoruz?

Bütün bu süreçte bölücü etnikciliğin, AB'nin ve ABD'nin rolü nedir?

* * *

Son dönemde güçlenen milliyetçilik rüzgarlarının ardında birden çok neden var.

Ayrıca birbirine karşıt bazı çevreler bu rüzgarları, "fırtına" diye niteleyerek, durumu yozlaştırmaya ve kendi ideolojik-siyasal çizgilerine destek aramaya çalışıyor.

Yani hem milliyetçilik rüzgarları gerçekten güçlendi, hem de bu güçlenme özellikle abartılıyor.

* * *
Önce iki temel süreci derhal anımsamamız gerek:
  1. Her milliyetçilik, başka milliyetçiliklerin ya da başka siyasal güçlerin kendine yaptığı baskı ile güçlenir.
     
  2. Aynı coğrafyada yaşayan ya da aralarında işlevsel ilişki bulunan toplumlardaki her milliyetçilik akımı, öteki milliyetçilik akımlarını da tetikler ve destekler. Türkiye'de bu her iki ilke de etkili olmuştur:

Türkiye'de son dönemdeki milliyetçilik rüzgarlarının ardında, hem etnik ayrılıkçılığın yeniden gündeme gelmesi hem de AB ile ABD'nin Türkiye'yi çok itip kakması olayı yatıyor.

Ayrıca hem AB'nin hem de ABD'nin dış güçler olarak etnik ayrılıkçı akımlara destek veren tutumları, Türkiye'yi dışardan çok itip kakan tavırlarıyla örtüşünce, bu sürece karşı "ulusal bir tepki" doğmuştur.

Peki bu tepkileri abartan farklı gruplar kimlerdir?

  1. Emperyalizm konusunda duyarlı olan anti-emperyalist çevreler.
     
  2. Yeminli ABD ve AB karşıtları.
     
  3. Hem Türk milliyetçiliği hem de Kürt milliyetçiliği açısından, faşizan milliyetçilik çizgisine yakın duranlar ve bu gelişmelerden siyasal-ideolojik rant umanlar.
     
  4. Türkiye'yi Batı dünyasından dışlamak isteyen iç ve dış çevreler.
     
  5. Her türlü ulusal değerlerden bıkmış ve ulus devlet kavramına karşı olan, Türk kimliğini reddeden iç çevreler.
     
  6. Ayrılıkçı etnik milliyetçiliğe destek veren iç ve dış çevreler.
     

* * *

Sonuç olarak, son günlerde güçlenen "ulusal tepkilerin" hem iç hem de dış ögelerden kaynaklanan doğal bir nitelik taşıdığını ve ortaya çıkan tepkilerin bazı çevrelerce istismar edilmek istendiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu durumda iki genel ilke hiç aklımızdan çıkmamalıdır:

  1. Milliyetçilik duyguları, hangi saldırılara karşı ne denli şiddetli tepkiler olarak ortaya çıkarsa çıksın, mutlaka demokratik ve eşitlikçi bir çizgide tutulmalı, faşizan ve bölücü bir özellik kazanmaları engellenmelidir.
     
  2. Demokratik milliyetçilik (siz buna isterseniz ulusalcılık ya da yurtseverlik de diyebilirsiniz) duyguları, toplumsal, ekonomik, siyasal ve uluslar arası sorunlarımızın çözümünde, ulusal duyarlılıklar ekseninde gerçekleştirilecek ittifakların temelini, ancak laik ve demokratik bir Türkiye çizgisinde kaldığı ölçüde oluşturabilir.

  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional