Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

AB KONUSUNDA HEM AYIP HEM DE TEHLİKELİ BİR YAKLAŞIM

 

Türkiye'ye AB üyeliği için, başka hiçbir aday ülkeye uygulanmayan özel ve ağır koşullarla müzakere tarihi verilen 17 Aralık zirvesinden sonra "büyük medyamızda" hem ayıp hem de tehlikeli bir yaklaşım gözlemliyorum:

"Büyük medyamız", yani çok satılan gazeteler ve çok seyredilen televizyon kanalları, olayı sadece iktidar açısından bir "zafer" olarak nitelemekle kalmıyor, Türkiye ile AB arasında varılan anlaşmanın Türkiye aleyhindeki koşullarına ve gelecek için taşıdığı tuzaklara işaret edenleri çok ağır sözcüklerle suçluyor.

Tabii bu anlaşmayı eleştirenlerin sert yaklaşımları da bu saldırıları kışkırtmış olabilir.

Ama ne olursa olsun, "büyük medya", Türkiye'deki "genel kamuoyunu" yansıttığı ve bu niteliğiyle "çoğunluğun sesini" üstelik de "iktidarın yaklaşımını" temsil ettiği için, onun yaptığı, toplumsal ve siyasal açıdan, özellikle de dış politika bağlamında muhaliflerin yaptığından çok daha önemli sonuçlar doğuracak niteliktedir.

Bu açıdan Türkiye'deki "büyük medya" hem "ahlaken ayıp" hem de "siyaseten tehlikeli" bir yaklaşım sergilemektedir diye düşünüyorum:

Yaptığı ayıptır, çünkü medyanın görevi, bırakın ulusal çıkarları bu derece ilgilendiren bir olayı, her olayda taraf tutmak değil gerçekleri olduğu gibi yansıtmaktır.

Büyük medyanın bu derece taraflı davranması, kamuoyunu bilgilendirme (enforme etme) değil, biçimlendirme (forme etme) çabası olduğu için basın ahlakına aykırıdır; bu nedenle yapılanı "ahlaki" bir terimle niteleyerek, "ayıptır" diyorum.

Üstelik bu ayıp sadece kullanılan manşetler ve uydurulan haberler aracılığıyla değil, özellikle bir takım köşe yazarlarının sürekli ve çok ağır saldırılarıyla sürdürüldüğü için, sadece medya yöneticilerini değil, bir takım ünlü köşe yazarlarını da içeren bir nitelik taşıyor.

Şimdi gelelim işin "siyaseten tehlikeli" olan yanına:

Bir ülkenin ulusal bir konuda bir başka ülke veya ülkeler topluluğuyla yaptığı müzakerelerde, iktidarın totaliter bir yaklaşımla, tüm toplumu temsil eden bir biçimde mi masaya oturması pazarlık gücünü arttırır, yoksa, demokratik bir yapıda, başta muhalefet olmak üzere, kendi görüşlerinden daha ileri yaklaşımlar taşıyan kesimlerin de bulunduğu bilinen bir ulusal ortamın temsilcisi olarak, karşı tarafın önerilerini, içerdeki kendi karşıtlarına da kabul ettirme zorunluluğuyla karşı karşıya olduğunu bilen bir muhatapla konuşması mı?

Soruyu daha basitleştirelim:

Bir ülkenin iktidarı, kendi savunduğundan daha ilerdeki ulusal çıkarları savunan bir muhalefet olduğu zaman mı muhatabı karşısında güçlüdür, yoksa verdiği her ödün, içerde tartışmasız kabul edileceği zaman mı?

Yanıt açıktır:

Tabii ki, içerde kendisine muhalefet eden bir kesim olduğunda, muhatabı karşısındaki pazarlık gücü daha yüksektir müzakereci iktidarın.

Çünkü baskı altında kaldığında, "bu koşulları muhalefete kabul ettiremem" gerekçesi, her zaman geçerli bir pazarlık gücü verir ona.

Bu açıdan, Türkiye'deki muhaliflerin topyekun bir saldırı ile "suçlanması" ve "susturulması" sadece genel olarak ülke çıkarları açısından değil, somut olarak müzakereci iktidarın elinin güçlendirilmesi açısından da sakıncalıdır.

İşte sevgili okurlarım, 17 Aralık uzlaşmasını eleştirenlere çok ağır sıfatlarla saldıran ve iktidara koşulsuz destek verenlerin hem "basın ahlakı açısından ayıp ettiklerini" hem de "dış siyaset açısından tehlikeli bir yaklaşım sergilediklerini", bu gerekçelere dayanarak düşünüyorum.

Üstelik 17 Aralık kararları konusunda böyle bir "tek seslilik" baskısı kuran köşe yazarlarının bugüne kadar bütün ulusal değerlere kendi yaptıkları saldırıları, "liberallik" adına, "çok seslilik" adına savunmuş olmaları, çok daha düşündürücü ve bugünkü tavırlarının "samimiyeti" açısından da kuşku uyandıran bir durumdur.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional