Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

SİYASAL CEPHELER VE TÜRBAN SORUNU

 

Osmanlı İmparatorluğu endüstrileşme sürecini kaçırdığı için, toplumsal ve siyasal değişmeler, Batı'da gördüğümüz klasik toprak ağası, köylü, burjuvazi ve işçi sınıfı arasındaki ilişkilerle değil, siyasal ve ideolojik olarak belirlenen değişimci ve tutucu cepheler arasındaki savaşımla biçimlendi.

Osmanlı dönemindeki Batılılaşma çabaları ile başlayan bu cepheleşme, ne yazık ki bugün bile klasik sınıfsal tabana oturamadı; endüstrileşme sürecini hala tamamlayamadığımız için, sınıfsal yapıyı çapraz kesen bir biçimde sürüyor.

İmparatorluk döneminde, bu cepheler daha keskin ve belirgin çizgilerle birbirlerinden ayrılıyorlardı.

Bir yanda feodal toplumdan endüstriyel topluma geçişi sağlamak için reformlar yapmaya çalışan "Devletçi-Seçkinciler", öte yanda, bu değişmeye karşı direnen ve dış güçler tarafından da desteklenen "Gelenekçi-Liberaller" toplumdaki oluşumları simgeleyen siyasal güçlerdi.

Cumhuriyet'in kuruluş dönemi tamamlandıktan yani 1945'ten sonra başlayan Soğuk Savaş döneminde bu cepheler arasındaki etkileşim garip biçimler aldı.

Örneğin, değişimden yana tavır koymaları beklenen işçi sınıfının önemli bir bölümü, işçilerimiz köylülükten kurtulamadıkları ve dinci-milliyetçi ideolojilere bağlılıkları sürdüğü için "Gelenekçi-Liberal" cephe içinde yer aldı.

"Devletçi-Seçkinci" cephe içinde değişmeye önderlik eden aydınların bir bölümü ise Soğuk Savaş bağlamında, anti-komünizmin şehvetine kapılarak, Amerikancı bir görüşle, "Gelenekçi-Liberal" cepheye destek verdi.

Günümüzde ise Sovyetler Birliği'nin çöküşünden yani Soğuk Savaş'ın bitmesinden sonra bu etkileşim bir kez daha nitelik değiştirdi.

Sovyetler Birliği'nin çökmesiyle büyük bir düş kırıklığı yaşayan bir takım solcu aydınlar tümüyle cephe değiştirdiler.

Böylece "Gelenekçi-Liberaller", eski solcuların desteklediği İslamcı cephe olarak "Küreselleşmeci-Amerikancı-İslamcı" çizgiye yerleştiler.

"Devletçi-Seçkinciler" ise, demokrasinin "olmazsa olmaz" koşulu olan "laiklik" ve "devletin üniter yapısı ve bütünlüğü" çerçevesinde "Ulusalcı-Laik" çizgide saf tuttular.

Daha çok bugünkü AKP iktidarına destek veren "Gelenekçi-Liberallerin" nitelikleri alt alta sıralandığı zaman ortaya çıkan manzara şöyle:

Gelenekçi
Liberal
Küreselleşmeci
Amerikancı
İslamcı

Bu grup, kamu alanı dahil, toplumsal ve siyasal yaşamın her alanında "türban yandaşı" olarak da ortaya çıkıyor.

Buna karşılık değişimci güçlerin cephesi olan ve AKP iktidarının karşısında görünenlerin özellikleri de şöyle:

Devletçi
Seçkinci
Ulusalcı
Laik

Bu grup, kamu alanında ve yüksek öğrenimde "türbanın yasaklanmasından" yana bir görüntü veriyor.

Peki bu iki grubu buluşturacak ve "türban sorununu çözecek" bir ortak payda yok mu?

Var: Demokrasi.

"Devletçi-Seçkinciler" ile "Gelenekçi-Liberaller" demokrasi üzerinde anlaşırlarsa, türban sorunu da çözülür.

Tam bu noktada türbanın, kadının ikinci sınıf vatandaşlığını vurgulayan, erkek egemen, feodal bir simge ve şeriat özlemlerini işaret eden bir rozet olduğunu anımsamak gerekiyor:

"Gelenekçi-Liberaller" mevcut demokratik rejimi "İslamileştirme" projelerinden vaz geçerlerse, bu projenin rozeti haline gelmiş olan türban sorunu da gündemden düşecektir.

Ama bunun için iktidarın "demokratik rejimi İslamileştirme projesinden" vaz geçtiğini açıkça belirtmesi gerekmektedir.

Öyle bir niyetleri var mı dersiniz?


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional