Makaleler
Articles in English
|
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
BU REJİMİN ADI DEMOKRASİ DEĞİLDİR, OLAMAZ!
Bir ülkede eğer:
- Kayıtlı seçmenlerin dörtte birinin, seçime katılanların
üçte birinin oylarıyla, tek bir parti Meclis'te Anayasa'yı
değiştirebilecek üçte iki çoğunluk sağlayabiliyorsa,
- Seçim sistemindeki yüzde on barajına takılan partilerin
aldıkları toplam oy 13,5 milyon ile, üçte iki çoğunluğa
erişen iktidar partisinin aldığı 10.8 milyon oydan çok daha fazla
olduğu halde, Mecliste temsil edilemiyorsa,
- Örneğin, oy kullanan seçmenlerin yüzde 9,5'i oranında üç
milyon oy alan DYP meclis dışında kalıyorsa,
- Siyaset, halka hizmet aracı olmaktan çıkıp,
politikacıların ceplerini doldurma aracı olmuşsa,
- Seçimlerden sonra, bir takım karanlık ilişki iddialarıyla, bazı
muhalefet milletvekilleri, kendi ideoloji ve siyasetlerine
yüzseksen derece ters olan iktidar partisine geçiyorsa,
- Siyasal partiler, kaçakçıların, yağmacıların, vurguncuların,
yolsuzluk sanıklarının sığınma yeri olmuşsa ve seçilenler,
siyasetle ilgili olmayan dokunulmazlık zırhlarının ardında
hiçbir kovuşturmaya uğramıyorlarsa,
- Her siyasal parti, muhalefette iken siyaset faaliyet dışındaki
eylemlere ilişkin dokunulmazlık zırhını kaldıracağına söz
veriyor ve iktidara geldikten sonra, bizzat kendi mensuplarını
kovuşturmadan kurtarmak için bu sözünü rafa kaldırıyorsa,
- Uyuşturucu kaçakçılığı sanıkları siyasal partiler aracılığı
ile dokunulmazlık zırhına kavuşturuluyor, polisin gözaltına aldığı
sanıkların yakınları bakanlık koltuğunda oturanlarla doğrudan telefon
teması kurabiliyor, polis merkezleri, sanık yakınlarınca basılıp,
sanıklar zor kullanılarak kaçırılabiliyorsa,
- İktidarlar genelde, banka soyguncuları ile arazi yağmacıları ve
fatura yolsuzlukları sanıkları arasında el değiştiriyorsa,
- Arsa yağması devletin resmi politikası haline gelmişse,
halka gecekondu yağmacılığı yemi verilirken, siyaset, büyük toprak
ve sit alanı yağmalarının aracı olarak kullanılıyorsa,
- Siyasal partilerin genel başkanları, bir kez seçildikten sonra
bir daha yerlerinden kımıldatılamıyor, tam bir diktatör gibi,
bütün başarısızlıklarına karşın, her türlü parti içi muhalefeti
engelliyorlarsa,
- Politikacılar, eski emniyet mensupları ve istihbaratçılar,
suikast timleri kurup cinayetler işliyor ve olay sadece
tetikçiler yakalanarak ört bas ediliyorsa,
- Yasa dışı örgüt mensupları devletin istihbarat elemanlarınca
korunuyor ve kollanıyorsa, yakalandıklarında ceplerinden bu
elemanların kimlikleri ya da pasaportları çıkıyorsa,
- Kadınlar, babaları, ağabeyleri veya kocaları tarafından
kendilerini ikinci sınıf vatandaş yapan giyim-kuşam biçimlerine
mahkum ediliyor ve bu mahkumiyet, toplumu ve devleti din
kurallarına göre yeniden örgütlemek isteyenlerin, yani
demokrasiyi rafa
kaldırmaya kararlı olanların ağzında, "türban özgürlüğü" diye
"demokrasi" adına savunulabiliyorsa,
- Açıkça Cumhuriyet karşıtı olduklarını ve Cumhuriyet'in
İslami kurallara göre yeniden örgütlenmesi gerektiğini
söyleyenler, devletin en üst bürokrasi makamında görev
yapıyorsa,
- Ekonomi yönetimi, sadece borç çevirme becerisine bağlı hale
getirilmiş ve ekonomik kararlar yabancı bir uluslar arası örgütün
(IMF) denetimine bırakılmışsa,
- Dış siyaset, yirmibirinci yüzyılda kendini dünyaya yeni bir
nizam vermekle görevli sayan bir büyük devletin (ABD)
hegemonyasına bırakılmışsa,
- İç siyaset, toplumu ve devleti sürekli horlayan bir uluslar
arası kuruluşun (AB) üyeliği uğruna bütünüyle yabancı
güçlerin yönetim ve denetimine bırakılmışsa,
- Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu niteliği taşıyan temel hak ve
özgürlükler, çoğunluğun dinsel ve siyasal tercihleri uğruna ve
üstelik de "demokrasi adına", "halk ne eylerse güzel
eyler" sloganı ile yok ediliyorsa,
- Bağımsız yargı sistemi çeşitli olaylarla gölgelenmişse,
- Medya, bir-iki istisna dışında tümüyle siyasal
iktidara bağımlı hale getirilmişse,
O ülkede "Demokrasi var" diyebilir misiniz?
"Diyebilirim" diyen varsa buyursun, sütunum açık.
|