Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
LAİKLİK NİÇİN TEHLİKEDE-IV
Mehmet Faraç, Cumhuriyet'in Yurt Haberleri Servisi Şefi'dir. İslam terör örgütleri konusunda, dünyanın sayılı uzmanlarından biridir; Türkiye'deki durumu da en iyi bilen ve en doğru çözümleyen bir beyindir. Şimdiye kadar Hizbullah'ın Kanlı Yolculuğu ve Kod Adı: Hizbullah adlarında iki ayrı kitabı yayınlanmıştı. Son kitabı, "İkiz Kulelerden Galata'ya, EL KAİDE TURKA" adıyla, yine Günizi Yayıncılık tarafından geçen hafta piyasaya verildi. Kitapta, El Kaide ile Türkiye'deki İslamcı teröristler arasındaki ilişkileri, türban eylemleri ile terör eylemleri arasındaki bağlantıları, İslam'ın teröre kaynak olarak kullanılmak istenen ideolojilerini, bu ideolojilerin eleştirilerini, teröristlerin nasıl devlet tarafından izlendiklerini ama eylemlerin önlenemediğini bir polis romanı okur gibi merak ve heyecanla izliyorsunuz. Bu kitap, Türkiye'nin nasıl bir uluslar arası baskı ve terör çemberi ile karşı karşıya olduğunu ve bu tehlikenin içerde nasıl gelip serpildiğini anlatıyor. Faraç, kitabın girişinde "Başlarken" diye muhteşem bir çözümleme yapmış; Türkiye'deki tehlikenin nasıl beslenip büyütüldüğünü çok iyi özetliyor: "Türkiye'de siyasal İslam 1980 sonrası önemli bir ivme kazandı. Tebliğ-Mürit-Cemaat üçgeni, sosyal yaşamda, ekonomide ve politikada siyasal İslamcıların yarattığı devinim nedeniyle önemli bir aşama da kaydetti. Çok partili rejime geçişin başladığı 1946'dan bu yana tarikat ve cemaatlere oy uğruna verilen tavizler ise bir süre sonra bu kesimde önemli kazanımlara yol açtı. Bu kazanımlar önce sayıları giderek artan müritlere, partileşen tarikatlara ve sanayileşen bir din ticaretine dönüştü." Faraç, İslamcı medyanın gelişimini özetledikten sonra ekonomi ve eğitim alanına geçiyor, bu alanlarda da artık İslamcı ekonominin ve eğitimin büyük sermaye gruplarına ve devlete karşı kafa tutacak bir güce eriştiğini vurguluyor: "Tebliğ-Mürit-Cemaat üçgeni, dev bir ekonominin verdiği moral ve siyasal alandaki gücün verdiği cesaretle de bir süre sonra Tarikat-Ticaret-Siyaset olgusuna dönüştü. İstanbul'da 15-20 Kasım 2003 tarihlerinde İslamcı bir grup tarafından gerçekleştirilen 4 intihar saldırısı eylemine bakıldığında da, yukarıdaki tablonun etkilediği, barındırdığı hatta beslediği bu üç ayaklı yapı ortaya çıktı. Şiddet ise ne yazık ki bu yapının dördüncü ayağı oldu." Faraç bütün bu oluşumların sonucunu ise şöyle özetliyor: "Görüldüğü gibi dört ayaklı bu yapıda sinsice barınan kimi radikal gruplar, sonunda Türkiye gibi nüfusunun büyük bölümünün Müslüman olduğu bir ülkede, Ramazan gibi kutsal bir ayda belki de çoğu oruçlu olan onlarca insanı katletmekten kaçınmadı." Faraç'ın bu kitabı tam bir ibret belgesi. Bir yandan İslam düşüncesindeki Selefilik, öte yandan dış ülkelerdeki örgütsel bağlantılar, Faraç'ın kanlı cinayetlerin arkaplanı olarak el aldığı ve tartıştığı, gün ışığına çıkardığı sorunlar. Bu kitabı bitirdiğinizde Türkiye'nin nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız. |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 17 Mart 2025