Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

DEMOKRASİYİ KİM KURAR, KİM GELİŞTİRİR, KİM KORUR

 

Türkiye'nin asıl sorunu, demokrasisini kurmak için yeterince vakit bulamadan onu işletmeye çalışmasıdır.

Kıbrıs krizinde de, türban bunalımında da, yüzde 35 oy alan bir partinin Meclis'te yüzde 66 sandalye kazanmasında da, son Kuran kursları olayında da hep aynı sorun, "Demokrasinin etkin olarak işleyememesi" sorumludur.

Dünyada demokrasi Endüstri Devrimi'nden sonra, uzun mücadeleler sonunda, çok kan ve gözyaşı akıtılarak kurulmuştur.

Önce toplumların yapısı değişmiş, egemen olan toprak ağaları ve din adamları sınıfının gücü sınırlanmış, köle köylüler özgürleşmiş, demokrasi ondan sonra kurulmuştur.

Endüstri Devrimi'nden sonra iyice güçlenen sermaye sınıfı, toprak ağalarına ve din adamlarına karşı müthiş bir savaş vermiş, bu savaşta çok kan dökülmüştür.

Sermaye sınıfı güçlendikçe, köle köylüler özgürleşmiş, insanlar kentlere akın etmiş ve işçi sınıfı ortaya çıkmıştır.

İşçiler, bir yandan daha insanca çalışma koşullarını gerçekleştirmek için sermaye sınıfı ile mücadele ederken, öte yandan çalışma koşullarının iyileştirilmesi için gerekli olan demokratik hak ve özgürlüklerin yaygınlaştırılması amacıyla toprak ağalarına ve din adamlarına da karşı, sermaye sınıfı ile işbirliğine de gitmişlerdir.

Çok kalın çizgilerle söylemek gerekirse, demokrasi, Orta Çağ'ın egemenleri olan toprak ağaları ve din adamlarıyla, bunlara destek veren köle köylülere karşı, çağdaş sermaye sınıfının ve özgürleşmiş kentli işçilerin savaşımı ile kurulmuştur.

Ne yazık ki, Osmanlı İmparatorluğu Endüstri Devrimi'ni kaçırınca, toplumsal değişme ve gelişmesi de duraklamış, giderek güçsüzleşmiş, sonunda işgal edilerek ortadan kaldırılmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu, hiçbir alt yapısı olmayan ve tarih sahnesinden silinmiş bir imparatorluğun mirası üzerinde kurulmuş olmasından dolayı bir mucize niteliği taşır.

Dünyadaki sürecin tersine, Türkiye'de demokrasi, sermaye ve işçi sınıflarının mücadeleleriyle değil, Atatürk ve arkadaşlarının tepeden inme devrimleriyle kurulmuştur.

İşte bugünkü sorunlarımızın temelinde, sermaye ve işçi sınıflarımızın hem güçsüzlüğü hem de bilinçsizliği yatmaktadır.

Küreselleşme bağlamında, henüz gelişmesini tamamlayamadan güçsüzleştirilen işçilerden, demokrasi adına fazla bir şey beklemek gerçekçi değildir, çünkü zaten ellerinde toplumsal, ekonomik, yasal ya da siyasal fazla bir güç yoktur.

Galiba asıl sorun, sermaye sınıfının güçsüzlüğünde ve bilinçsizliğinde yatmaktadır.

Üretim verimliliğini arttırmak yerine, siyasal ilişkilerini güçlendirmek peşinde olan sermaye sınıfı, daha doğrusu bu sınıfın bazı kesimleri, Türkiye'nin politikacılar eliyle soyulmasına çanak tutmuş, onlarla suç ortaklığı yapmıştır.

Her ne kadar sermaye sınıfının gelişmiş bazı kesimleri, cılız da olsa demokrasiye sahip çıkmaya, onu korumaya yönelik bazı çabalar göstermişlerse de, özellikle medyayı da denetleyen bazı sermayedarların Türkiye'de demokrasinin gelişmesi adına çok başarılı bir sınav verdikleri söylenemez.

Demokrasi dünyada, iki çağdaş sınıfın, sermaye ve işçi sınıflarının, çağ gerisi toprak ağalarına, din adamlarına ve köle köylülere karşı verdiği savaşımla kurulmuştur.

Türkiye'deki sermaye ve işçi sınıfları ise, dünyadaki oluşumun tam tersine, Cumhuriyeti kuran asker ve sivil bürokratlar tarafından desteklenmiş ve geliştirilmiştir.

Yani Türkiye'de demokrasiyi sermayedarlar ve işçiler kurmamış, Cumhuriyet onları yaratmış ve güçlendirmiştir.

İşte şimdi, içinde bulunduğumuz bunalımı aşmak için, işçi ve özellikle de sermaye sınıfı örgütlerinin demokrasimize sahip çıkmaları, kendilerini var eden bu rejime karşı borçlarını ödemeleri zamanı gelmiştir diyorum.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional