Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

TÜRKİYE'NİN VE İSLAM'IN TERÖRLE İMTİHANI

 

İnsanların ve toplumların tarihlerinde bazı kader anları vardır:

Öyle bir an gelir ki, vereceğiniz karar, o güne kadarki tüm birikimlerinizin kullanılmasını ve bu birikimlerinize dayanarak o günden sonra izleyeceğiniz yolun belirlenmesini gerektirir.

Örneğin, bireylerin yaşamlarında, üniversitedeki eğitim alanının, girilecek işin ya da evlenilecek eşin seçimi gibi kararlar, toplumların yaşamlarında da rejim ya da iktidar değişiklerinin yaşandığı zamanlar böyle anları simgeler.

Şimdi gerek İslam Dünyası gerekse Türkiye, böyle bir "kader anını" yaşıyor.

Gerek İslam Dünyası'nın gerekse Türkiye'nin, "referansı İslam olan terörle" hesaplaşması gerekiyor.

Bu, hiç kuşkusuz hem İslam'ın hem de Türkiye'deki "demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti altında yaşayan Müslümanların" kendi iç hesaplaşmalarını da zorunlu kılıyor.

İslam dünyasının iç hesaplaşması, insanlık tarihinin geldiği bugünkü noktada kaçınılmaz bir zorunluluk:

Hem siyasal hem de toplumsal ve ekonomik olarak feodal dönemin din-tarım imparatorlukları yapısını hâlâ sürdüren İslam dünyası, çağdaş dünyayı dışlayarak ve tabii onun tarafından da dışlanarak mı yaşamayı sürdürecek, yoksa onunla etkileşim içinde çağdaşlaşacak mı?

İslam Dünyası'nın terörü üreten ve besleyen ögeleri, bu dünyanın çağ gerisi direnişini simgeliyor.

Dolayısıyla, birinci seçenek, yani çağdaş dünyanın dışlanması ve onun tarafından dışlanma, doğrudan doğruya "referansı İslam olan küresel terörü" üretmeyi ve beslemeyi sürdürecek.

İslam Dünyası, çağdaş dünya ile etkileşimi güçlendirmeyi seçerse, bu, kaçınılmaz olarak değişimi, İslam'ın yeniden yorumlanmasını ve hâlâ feodal dönemde yaşayan toplumların çağdaşlaşmasını gerektirecek.

İslam Dünyası'nın karşı karşıya olduğu bu köklü ve yapısal dönüşüm sorunsalı açısından Türkiye'nin işi biraz daha kolay, çünkü arkasında Cumhuriyet'in kazanımları var.

Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasıyla başlayan ve bugüne kadar çok yol alınan çağdaşlaşma atılımının yarattığı dönüşüm sürdürülecek mi, yoksa bu dönüşüm yadsınarak, ondan geri mi dönülecek?

Cumhuriyet'in kazanımları düşünüldüğünde, Türkiye'nin işi İslam Dünyası'nın işinden çok daha kolay.

Şimdi gelelim işin zor tarafına:

Bugünkü "İslam referanslı küresel terör" hem İslam Dünyası'nın hem de Türkiye'nin Soğuk Savaş döneminde Batı Dünyası'nın desteğiyle doğurup beslediği ve Türkiye'nin PKK terörü sırasında ayrıca özendirdiği bir olgu.

Şimdi bu terör döndü, kendisini yaratanları vuruyor; hem Batı Dünyası'nı, hem İslam Dünyası'nı, hem de özellikle Türkiye'yi.

Bu, zaten siyaset biliminin ve sosyolojinin en temel bulgularından biridir:

Her terör, sonunda, kendini doğuranlardan bağımsızlaşır ve döner, kendi anasına saldırır.

İşte şimdi dünyanın, İslam Alemi'nin ve Türkiye'nin karşı karşıya olduğu sorun budur: Kendi evladı tarafından vurulmak.

"İslam referanslı küresel terör" hem tüm dünyaya, hem İslam Alemi'ne, hem de Türkiye'ye "Terörle hesaplaşma bağlamında bir özeleştiri" olanağı sunuyor.

Batı Dünyası tavrını koydu, "İslam referanslı küresel terörü" dışladı, dışlamakla da kalmadı, bunu kullanarak, yeni ve pek çok bakımlardan haksız bir saldırıya da geçti.

Bu saldırının "İslam referanslı küresel terörü" bahane ederek haksız noktalara gitmesi, gerek İslam Dünyası'nın gerekse Türkiye'nin işini bir ölçüde zorlaştırıyor.

Ama büyük dönüşüm zamanları "zor zamanlardır".

"Zor zamanlar", büyük dönüşümleri taşıyacak "büyük liderlere" gereksinme duyar.

Şimdi asıl soruyu soralım:

İslam Dünyası'nda ya da Türkiye'de böyle "büyük liderler" görüyor musunuz?


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional