Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

VARŞOVA'DA NELER KONUŞULDU

 

Geçen hafta Avrupa Birliği ile ilgili bir toplantı için Varşova'ya gittim.

Toplantı "Daha Fazla Avrupa: Avrupa İçindeki ve Dışındaki Yabancı Kültür Politikaları" adını taşıyordu.

Düzenleyeler, Polonyalıların Adam Mickiewicz Enstitüsü ile Varşova'daki Avusturya Kültür Forumu idi.

Adam Mickiewicz Enstitüsü, Polonyalıların, Türkiye'de yaşamış ve ölmüş ünlü şairleri Adam Mickiewicz adına kurmuş oldukları, Dış İşleri Bakanlığına bağlı bir kültür kurumu.

Avusturya Kültür Forumu ise, Avusturya hükümetinin Dış İşleri Bakanlığına bağlı olarak, kültürel etkinlikleri yürüten bir resmi kuruluş.

Bu iki kuruluşun örgütlediği konferansa, Avrupa Komisyonundan ve aralarında Türkiye'nin de bulunduğu çeşitli ülkelerden ve kuruluşlardan destek verilmişti.

Üç gün süren tartışmalarda, 1 Mayıs 2004 tarihinden itibaren on yeni üyenin katılımıyla büyücek olan Avrupa Birliği'nin içindeki ve dışındaki kültür politikaları ele alındı.

Katılımcılar arasında sanatçılar, yazarlar ve bilim insanları çoğunluktaydı.

Bu katılımcılar, hem Avrupa Birliği üyesi ülkelerden, hem aday ülkelerden, hem de Türkiye ve Rusya gibi, henüz aday olmamış ülkelerden gelmişlerdi.

Ayrıca ülkelerinin resmi politikalarını yansıtan az sayıda da olsa dış işleri görevlisi vardı ama onlar, konferansın büyük bir özgürlük içindeki ortamını, siyasetin çıkmaz sokaklarıyla bozmamak için pek fazla konuşmadılar.

Hemen belirtmeliyim ki katılımcılar arasında, "Avrupa'nın kültürel kimliği" konusunda bir fikir birliği oluşmasından çok, bu "kültürel kimliğin" "neleri dışlaması gerektiği" hususunda daha kolay bir anlaşmaya varıldı.

Örneğin, savaşın, ayrımcılığın, her türlü kültürel kimlik baskısının dışlanması hemen hemen herkesin üzerinde anlaştığı ilkeler olarak ortaya çıktı.

Buna karşılık, hemen hemen bütün katılımcılar, "ulusal kimlik" ve "ulusal kültür" ile, "Avrupa Kimliği" ve "Avrupa Kültürü" arasında ciddi farklılıklar ve sürtüşmeler olduğu ve daha da olabileceği konusunu dile getirdi.

"Ulusal değerlerimiz ve ulusal kimliğimizi oluşturan ulusal kültürümüz, Avrupa Birliğini oluşturan büyük devletler tarafından yozlaştırılacak mı, yutulacak mı?>" sorusu, hemen hemen bütün katılımcıların üzerinde durdukları ana konu oldu.

Özellikle, Birliğe katılacak olan yeni ülkelerden gelen düşünürler ve sanatçılar bu konu üzerinde büyük bir duyarlılık gösterdi.

Böylece ben de Türkiye'deki kültürel tartışmaların sadece bize özgü bir paranoyayı yansıtmadığını, bütün ülkelerde aynı tür kaygılar yaşandığını gözlemlemek fırsatını elde ettim.

Bu arada, genişleyen AB'nin artık eskisi gibi olmayacağı, yeni kültür politikalarının ve her konuda yeni işleyiş mekanizmalarının gerektiği herkesin kabul ettiği bir gerçek olarak ortaya çıktı.

Bu arada iki çok önemli izlenimimi de değerli okurlarımla paylaşmalıyım:

Birinci izlenimim, Avusturyalıların, Avrupa Birliği içinde son derece özgürlükçü ve küçük ülkelerin kültürlerini koruyucu bir tutum içinde bulunmalarıydı.

Bu tutumları, onları, aynı kaygıları paylaşan Türkiye ile derhal düşünsel bir ittifak içine sokuyordu.

İkinci izlenimim ise, Polonyalı kardeşlerimizin daha tam üye bile olmadan "Büyük Devlet" rolüne soyunmuş olmaları ve Doğu Avrupa'dan AB'ye girecek olan yeni ülkelere önderlik eden bir tutum içinde bulunmalarıydı.

Konferansta da sık sık vurgulanan geleneksel Polonya-Türkiye dostluğu düşünüldüğünde, Türkiye'nin şimdiden Polonya ile AB konusundaki ilişkilerini sıkılaştırması gerekliliği derhal ortaya çıkıyordu.

Gelecek hafta bu toplantıda yaptığım ve ilginç gelişmelere yol açan konuşmamın özetini ve sonuçlarını aktaracağım.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional