Kitaplar Sürekli Yazılar Kitap Söyleşileri |
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
TEHLİKELİ GELİŞMELER
Ne yazık ki Türkiye'deki rejim tartışmaları hâlâ bitmedi. Belki de Türkiye'nin, laik ve demokratik düzene toplumsal ve ekonomik gelişmeler sonunda değil de, işgal edilmiş bir imparatorluğun toprakları üzerinde yapılan bir bağımsızlık savaşını kazanan komutanın iradesiyle, tepeden inme biçimde geçmiş olması, rejim tartışmalarını sürekli olarak gündemde tutuyor. Bu durum tabii, ülkemizdeki toplumsal ve ekonomik yapının hâlâ laik ve demokratik bir düzeni besleyecek bir olgunluk aşamasına gelmediğini gösteriyor. 1970'li yıllardaki rejim tartışmaları ne yazık ki sağda ve solda terör eylemlerine dönüşmüş ve Türkiye, ardında binlerce ölü ile 1980 askeri darbesine gitmişti. Bugünkü rejim tartışmaları en azından şimdilik bir terör eylemine dönüşmedi; dilerim hiçbir zaman da dönüşmez. Ama tarihe baktığımızda aralarında Ahmet Taner Kışlalı, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok gibi isimlerin de bulunduğu pek çok laik ve demokrat düşünür ve yazarın dış destekli radikal İslamcı katillerce öldürüldüğünü görüyoruz. Halkın dini ve milli duygularıyla oynamak, bu duyguları siyasal amaçlarla kötüye kullanmak tarihte daima kanlı sonuçlar vermiş bir girişimdir. Çünkü Tarım Devrimi'nden sonra din, Endüstri Devrimi'nden sonra da milliyet, ülkeler arası ekonomik çıkar çatışmalarında ana savaş nedenleri olarak kullanılmıştır. İnsanlık tarihi, altında ekonomik çıkarlar yatmakla birlikte ideolojik neden olarak dinlerin, mezheplerin, ırkların, milliyetlerin ayrımcılığına dayanan kanlı savaşlarla doludur. Hatta "insanlık tarihi bu savaşların tarihidir" bile denilebilir. Son günlerde ortaya çıkan ve bazı din görevlilerinin, bazı üniversite yöneticilerini hedef alan "cenazesini yıkamam, namazını kıldırtmam" söylemi, bu çerçevede son derece tehlikeli bir eğilimi yansıtmaktadır. İslam dini esas olarak Allah'la kul arasında aracı kabul etmez. Yine İslam dini Allah'ın "Bağışlayıcılığını" O'nun esas niteliklerinden biri olarak kabul eder. Durum böyle iken, bazı din görevlilerinin, Allah'la insan arasına giren ve Allah adına yargı veren, bazı insanları mahkum eden sözleri, ne laik ve demokratik bir devletin hukuk düzeninin kabul edebileceği, ne de gerçek Müslümanların onaylayabileceği bir davranıştır. Siyasal iktidarın, üstelik tırmanma eğilimi gösteren bu davranışa derhal müdahale etmesi, hem bu dünya hem de öteki dünya açısından zorunludur. Tabii, "Biz örtünme zorunluluğu için türban yasası çıkarmayacağız, halk, başı açıkları örtünmeye zorlayacak" biçiminde ifade edilmiş olan son derece tehlikeli bir zihniyet hâlâ siyasal erki elinde tutanlar arasında egemen değilse. Bir de uyarı notu koyayım: Tarih, 2003 yılında Türkiye'de imamlarla üniversite profesörlerini karşı karşıya getirenleri bağışlamayacaktır! |
Tweet |
Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.
Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta
Son güncelleme tarihi 11 Kasım 2024