Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

DEMOKRASİ YAĞMACILAR ARASINDA YAPILAN SEÇİM MİDİR?

 

Sevgili okurlarım, çok partili düzene geçildiğinden beri hem yukardan aşağı hem de aşağıdan yukarı müthiş bir yağma düzeni egemen oldu ülkeye.

Yukardan aşağı yağma düzeni, "Devlet eliyle özel teşebbüs yaratma" politikasının yozlaştırılması ile ortaya çıktı.

Aslında bu politika, özel sermayenin yetersiz olduğu alanlarda devletin yatırım yapması ve ayrıca, krediler, teşvikler vergi indirimleri ve benzeri yollarla özel kesimin önünü açması politikasıydı.

Bir süre bu politika doğru dürüst işledi de.

Gerçekten layık olanlar, mevcut hukuk sistemi ve ekonomi kuralları içinde yatırım yaptılar, büyüdüler ve geliştiler.

Koç, Sabancı, Eczacıbaşı böyle kuruluşlardır.

Daha sonra iktidarlar, mevcut sermaye yapısını beğenmeyip, doğrudan kendi partilerine bağlı sermayedarlar üretmek istediler.

Bunun için hem bazı özel ayrıcalıklar, hem kredi olarak para, hem de kent alanlarının en değerli alanlarını verdiler kendi yandaşlarına.

Ayrıca, "Madem ki bu büyük sermaye devletin desteğiyle gelişti o halde, devleti ben denetlediğime göre ben de bundan payımı almalıyım" anlayışı içinde, büyük sermaye ile pazarlıklara giriştiler.

Bu arada özel sermayenin bir bölümü medyanın gücünü keşfetti.

Birdenbire müteşebbisler medya patronu, medya patronları da bankacı oldular. Böylece, "yukardan aşağı yağma", medya ile politikanın kesiştiği noktalarda buluştu.

"Yukardan aşağı" bu yağma düzeni kurulur ve gelişirken, "aşağıdan yukarı" yağma düzeni de kentlere akının yarattığı büyük konut talebi yoluyla yerleşti ve kurumlaştı.

Siyasal iktidarlar, kentsel alanların, orman alanlarının ve sit alanlarının işgaline göz yumdular.

Aslında bu "aşağıdan yukarı" toprak yağmasının nihai bedeli, gecekondu alanlarında aileler tarafından ödeniyor gibi görünse de, ulusça yoksullaştık; özellikle ormanlar ve sit alanları yağmasında, denetim ve dolayısıyla rant, aynen gecekondu alanlarında olduğu gibi mafyanın ve yerel politikacıların oldu.

Nasıl "yukardan aşağı yağma" bankacılık sisteminde ve medyada yoğunlaştı ise, "aşağıdan yukarı yağma" da yerel gaspçıların parti yönetimlerinde söz sahibi olmaları ile, parti örgütlerinde somutlaştı.

Böylece siyaset, hem "yukardan aşağı" hem de "aşağıdan yukarı" yağmanın kesiştiği, buluştuğu ve ülkeyi soyduğu bir etkinlik alanı oldu.

Toplum, "yukardan aşağı yağma" herkesin gözü önünde olduğu için, İMF gibi dış güçlerin de baskısıyla, sonunda buna "Dur" deme gereksinmesi duydu.

Bankacılık sistemi ve medya yeniden düzenlenmeye başladı.

Şimdi siyasal iktidar, bir yandan "yukardan aşağı yağmanın" kurumlaşmış ve görünen kanallarını (bankacılık ve medya) tıkamaya çalışırken, öte yandan "aşağıdan yukarı yağmanın" mevcut mekanizmalarını meşrulaştırma ve kurumlaştırma çabalarını sergiliyor.

Son orman alanları, sit alanları ve benzeri konulardaki yasalara bakarsanız bu modeli son derece açık bir biçimde göreceksiniz.

Seçmen olarak seçimlerde bize, hangi yağma modelini seçeceğimiz soruluyor.

"Yukardan aşağı yağmalayanları mı seçersiniz, yoksa aşağıdan yukarı yağmalayanları mı" deniliyor.

3 Kasım 2002 seçimleri "yukardan aşağı yağmacıların" bir bölümünü tasfiye etti ve "aşağıdan yukarı yağma" modelini uygulayanların bir kesimini iktidara getirdi.

Bu kuramsal modele kuşku ile bakıyorsanız, şu iki sorunun yanıtını arayın:

AKP liderinin "gecekondulu" olmakla övünmesi ne demek?

İcranın en önemli sandalyelerinde oturanların İstanbul Belediyesi döneminde mahkemelik olmuş yani "gölgelenmiş" yerel işlerin başından gelmiş olmaları bir rastlantı mı?


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 15 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional