Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

3 KASIM 2002 SEÇİM SONUÇLARI-VII
ŞİMDİ NE OLACAK III

 

Olaylar çok hızlandığı zaman insan genel manzarayı gözden kaçırabilir.

Bu nedenle de ortalığı kaplayan toz duman arasında bazı gerçekler gözden kaçabilir.

Türkiye bu arada olayların gerçekten çok hızlandığı bir döenmden geçiyor.

3 Kasım seçimlerinden hemen sonra gerek AKP iktidarının "değişmiş" olma iddiası, gerek Irak Savaşı, gerekse Abrupa Birliği ilişkileri ve Kıbrıs bunalımı ortalığı iyice karıştırdı.

Tabii bütün bu genel sorunlara ek olarak Tayyip Erdoğan'ın başbakanlık sorunu, AKP iktidarının kadrolaşması, türban sorunu gibi ek güncel meseleler de görüşümüzü iyice bulandırdı.

Şimdi ben bütün bu güncel kargaşa ve karmaşa ortamında yine uzun dönemli belirleyicilere sığınarak, önümüzdeki yıllarda neler olabileceğini irdelemeye çalışmak istiyorum.

21. Yüzyılda Türkiye adlı kitabımda, içinde bulunduğumuz dönemde Türkiye'nin geleceğini belirleyecek olan üç süreçten ve üç büyük güçten söz etmiştim.

Şimdi çok kısaca bunları anımsamak ve anımsatmak istiyorum.

Türkiye'yi etkileyeceğini düşündüğüm üç önemli süreç şunlardı:

  1. Küreselleşme.
  2. Yağmacı kültüre dayalı kentleşme.
  3. Demokratikleşme.

Bu üç süreç çerçevesinde ülkemizin yazgısını etkileyecek üç büyük güç ise şöyleydi:

  1. Amerka Birleşik Devletleri.
  2. Medyanın mülkiyetine de sahip olan özel teşebbüs.
  3. Askeri bürokrasi.

Şimdi yine çok kısaca bu üç belirleyici süreç ile üç büyük güç arasındaki ilişkilere bakarak, önümüzdeki yıllarda neler olabileceğini irdeleyelim:

Önce kara senaryodan başlayalım:

Küreselleşme süreci ile yağmacı kültüre dayalı kentleşme süreci üst üste çakışır, bu iki süreç, iç ve dış yağmacıların, yani üç büyük güçten ABD ile medyanın mülkiyetine de sahip özel teşebbüsün demokratikleşme sürecine de egemen olmalarına ve yağmacı kültürün demokratikleşme adıyla topluma hakim olmasına yol açar, siyasal iktidarın da desteğiyle, ABD etkisindeki uluslararası sermaye ülkenin tüm zenginliklerine el koyar.

Eh bunun sonunda ne derler hani "Sen sağ, ben selamet" ülkenin kapısına kilidi asar, Güngör Uras'ın Milliyet'te yazdığı gibi kendi ülkemizde tuvalet (işletmeciliğine bile değil) bekçiliğine soyunuruz.

Şimdi bir de ak senaryoya bakalım:

(Dikkat! "ak senaryo" tamlamasındaki "ak" sözcüğü ile AKP'nin kendisi için kullandığı "ak" sözcüğü arasında hiçbir ilişki yoktur.

Küreselleşme süreci, demokratikleşme süreci ile üst üste çakışır, ABD, askeri bürokrasi ve medyanın mülkiyetini elinde tutan özel teşebbüs hep birlikte, yağmacı kentleşme sürecini denetim altına alır, ülkenin iç ve dış kaynakları barış içinde kalkınma ve refah için kullanılır.

Şimdi değerli okurlarımın, önümüsdeki yıllarda hangi senaryonun egemen olacağını sorduklarını duyar gibi oluyorum.

Bu senaryolar kuramsal modellerdir.

En aşırı olasılıklara göre yazılmışlardır.

Amaç, gerçeğin hangi sınırlar içinde değişebileceğini bulmaktır.

Dolayısıyla, gerçek ne ak ne de kara senaryo ile tam çakışacaktır:

İkisinin arasında bir yerde oluşacaktır gerçek olaylar.

Gerçek olayların ak senaryoya mı yoksa kara senaryoya mı daha yakın olacağını ise siz okurlarımla birlikte tüm Türkiye halkının genel eğilimleri ve bu eğilimleri yansıtan sivil toplum kuruluşları ile siyasal partilerin etkinlikleri belirliyecektir.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional