Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
HOLBROOKE'LA YENİLEN YEMEK VE KOMPLO TEORİLERİ
Richard Holbrooke ile Çırağan'da yediğimiz yemeğin ev sahibi Koç Üniversitesi rektörü Prof. Atilla Aşkar'dı.
Yemeğe Holbrooke'un eşi ünlü gazeteci-yazar Kati Marton da katılmıştı.
Kati Marton bugünlerde savaşlarda çocukların kullanılması üzerinde çalışıyor ve bu insanlık suçunun önlenmesi için çaba harcıyordu.
Bu bağlamda, Türkiye'nin uzun süre başını ağrıtan kirli PKK savaşı sırasında, PKK'nın çocukları nasıl kullandığı üzerinde fazla durulmadığından yakındı.
Yemek çok küçük bir grupla yendiği için, bütün konularda yoğun ve derinliğine bir sohbet olanağı doğdu.
İki hafta önce anahatlarını aktardığım konuşmalarda ortaya çıkan olasılıkların nasıl hemen gerçekleştiği, her halde benim kadar değerli okurlarımı da şaşırtmıştır.
Aslında tam bu noktada, son gelişmelerle yani "yeni oluşumla" ilgili olarak "uluslararası komplo" iddialarına da değinmek isterim:
Türkiye'deki "yeni oluşumun" Amerika Birleşik Devletleri'nde yazılan bir senaryoya göre sahnelendiği iddialarının çok gerçek olduğunu sanmıyorum.
Bunun nedeni, herkesin, yani her ciddi gözlemcinin gördüğü gerçeklere uygun gelişme olasılıklarının dile getirilmesi olayının bir "uluslararası komplo" olarak nitelendirilmesinin fazla abartılı olduğunu düşünmemdir.
Yani, Ecevit'in hasta olduğunu ve ANAP-MHP zıtlaşmasını gören, DSP'nin "tek adam partisi" olduğunu bilen, Türkiye'nin ekonomik programının bu hastalıktan dolayı bir güven sorunu yaşadığını algılayan ve önünde Irak sorununun olduğunu farkeden herkes, "siyasal iktidarın bir karar alma zaafı yaşadığını ve bu zaafın mutlaka şu ya da bu biçimde aşılacağını" söylüyordu.
Bunu ben de defalarca kendi İnternet sitemde dile getirmiştim.
Erken seçim olasılığı yerli ve yabancı pek çok uzman tarafından defalarca belirtilmişti.
Kafası çalışan ve siyasal sapmalarından dolayı gerçeklerden kopmamış olan herkes bu gelişmeleri öngörüyor ve bekliyordu.
Sadece koltuklarına çok sıkı yapışmış olanlar, iktidar hırsı içinde gerçekleri göremiyor ve çevrelerinde olup bitenleri algılayamıyorlardı.
Nitekim unutmayalım ki, "yeni oluşumu" ortaya çıkaran gelişmelerin düğmesine bizzat Ecevit, Hüsamettin Özkan'ı istifaya zorlayarak basmıştır.
Evet biz yine yemeğimize dönelim.
Holbrooke, kendisine sorduğu soruyu Bush yönetimini eleştirerek formüle eden bir meslektaşıma, tamamen Bush yönetiminin dışında ve hatta karşısında olduğu halde, "Benim burada kendi ülkemi eleştirmemi beklemezsiniz herlade" diye söze başlayarak yanıt verdi.
Bu tutumu bana ilginç geldiği için burada sadece kaydetmekle yetiniyorum.
Yemekteki bir başka ilginç konuşma Papendreu ve Cem hakkında yapıldı.
Holbrooke, Kıbrıs sorununu da çözmeye soyunmuş ama bu konuda Bosna'daki başarıyı yakalayamamıştı.
Bir ara, "Biliyorsunuz, Papaendru'nun ilerde Başbakan olma şansı bile var" dedi.
Bunun üzerine ben, (o sırada daha ortada Ecevit-Özkan gerginliğinin işaretleri yoktu) Türkiye'de de Cem'in başbakan olma olasılığının bulunduğunu belirttim.
Benim arkamdan Güneri Cıvaoğlu, Cem'in özelliklerini anlatıp, DSP'de, Ecevit'ten sonra lider olmasının beklendiğini söyledi.
Güneri ayrıca Derviş'in prestijinin de çok yüksek olduğunu, Cem'le işbirliği yapması halinde bu ikilinin büyük kitleleri peşlerinden sürükleyebileceklerini ekledi.
Sanıyorum son gelişmeler, yani "yeni oluşumun" ortaya çıkması, "uluslararası bir komplodan" çok, pek çok insanla birlikte benim ve Güneri Cıvaoğlu'nun gördüğü gerçekleri Ecevit'in görememesinden ya da gördüğü halde kabul etmeyip, bunları değiştirmek istemesinden kaynaklandı.
