Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

UMUT KONUSUNDA BİLE DIŞA BAĞIMLI OLDUK

 

Gerek insanların gerekse toplumların yaşamlarındaki en büyük trajedilerden biri umutsuzluktur.

Bir insan ya da bir toplum, umudunu yitirdiği anda artık yaşam da anlamsızlaşır.

Gelecekten umudunu kesen canlı organizmalar, ister birey olsunlar, isterse toplum, bir süre sonra söner giderler.

* * *

Bir toplumun umudu, onu yönetmeye soyunan siyasal partilerde ve siyasal liderlerde kristalize olur.

Türkiye'nin sorunu, siyasetin, ülke sorunlarını çözmek için değil, politikacılara bireysel zenginlik sağlamak (ve tabii bu amaçla da ülkeyi soymak) için yapılmasından kaynaklanmaktadır.

Bir başka deyişle, siyasal partiler ve siyasal liderler, bütün yeteneksizlikleri ve çıkarcılıkları ile artık Türkiye için umut olmaktan çıkmışlardır.

Sadece, kendileriyle bütünleşilebildiği takdirde, yağmaya da ortak olunabileceği için, bireysel çözümleri temsil eder hale gelmişlerdir.

Bu durumun temel nedeni, toplumun bütünüyle bir "yağma kültürüne" tutsak düşmüş olmasıdır.

Bütün toplumu pençesine almış bulunan bu "yağma kültürünü" besleyen ana damarlardan biri, başarısızlıkları ya da çıkarcılıkları herkesin vicdanında tescil edilmiş olan liderlerden hukuksal ve siyasal olarak hesap sorulamamasıdır.

Şu anda umut olma şansına sahip, ve hatta bir bölümü de umut diye pazarlanan liderlerin genel niteliklerine kısaca bakalım:

Bunların bir bölümü seçmenin vicdanında yolsuzluklardan dolayı mahkum olmuş, ama siyasal arenada birbirlerini aklayarak liderliklerini sürdürebilmiş, partilerinin oy potansiyellerinin yarıdan fazlasını yitirmiş, başarısızlıkları tarih önünde onaylanmış insanlardır.

Bazıları, yıllardır yaptıkları siyasette, partilerini beladan belaya, ya da başarısızlıktan başarısızlığa sürüklemiş kişilerdir.

Sonunda partileri ya bölünmüş ya barajın altında kalarak parlamento dışına düşmüş, ama bu liderler bütün azametleriyle koltuklarında oturmayı sürdürmüşlerdir.

Bir kısım liderler rant paylaşımı uğruna kurdukları ittifaklarda, af gibi garip projelerle toplumu dinamitlemekte uyuşabilmekte, buna karşın çağ gerisi ölüm cezasını kaldırmakta anlaşamamakta ve üstelik, "çok uyumluyuz, alternatifimiz yok" diye övünebilmektedirler.

* * *

Tabii insanlar da toplumlar da, yukarda belirttiğim gibi umutsuz yaşayamazlar.

Tükenen umutların yerine mutlaka ama mutlaka birşeyler koymak ister canlı organizmalar.

İşte böyle durumlarda metafizik düşüncelere kayanlar, gerçek dışı beklentilere bel bağlayanlar gittikçe çoğalır.

Türkiye'deki insanlar da, ülkemizdeki siyasetin, bütünüyle bir yağma kültürüne ve yolsuzluk ekonomisinedönüşmesinden dolayı yitirdikleri umutlarını artık "dışa" bağlamış görünüyorlar.

IMF ve Dünya Bankası "dış umudun" Amerika ayağını, Avrupa Birliği üyeliği de Avrupa ayağını oluşturmakta.

İnsanlarımız ve onları temsilen liderlerimiz ile anlı şanlı bazı büyük yazarlarımız, "IMF ve Dünya Bankası, ekonomik reformları zorla da olsa yaptıracak" veya, "Avrupa Birliği, istesek de istemesek de bizi demokratikleştirecek ve zenginleştirecek" rüyaları içinde umut aramaktalar.

Hiç kuşkusuz bunun temel nedeni, iç dinamiğimizin artık umut üretememesi, bir başka deyişle "umudun içte tükenmiş olasıdır".

Yozlaşma, toplumun kendi iç dinamiklerinden kaynaklandığı zaman, umut arayışlarının dışa yönelmesi doğaldır ve kimi zaman "evrensel değerler" gerçekten de bazı çıkış yolları gosterebilir.

Ama yine de umudun dışta aranması, bırakın Osmanlı İmparatorluğu'nun trajik kaderini anımsatmasını, insanın günlük yaşamda erişmediği mutluluğu, kendi rüyalarında da bulamayıp, başkalarının düşlerinde aramasına benziyor.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 22 Nisan 2024

Valid HTML 4.01 Transitional