Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
"KAFAKARIŞTIROLOGLAR"IN YANLIŞ SORULARI
Sevgili okurlarım, geçen haftaki "Kafakarıştırologlar" yazım sizlerden pek çok olumlu yansıma aldı.
Örneğin, Prof. Mübeccel Kıray yazının çıktığı sabah arayarak, "Ben şimdiye kadar hiç bir gazete yazısı için bir yazarı aramamıştım. İlk kez seni arıyorum" dedi ve beni kutladığını söyleyerek onurlandırdı.
Değerli okurlarım, "kafakarıştıroloji" son derece zor bilim dalıdır.
İnsanların kafalarını karıştırmak öyle kolay bir iş değildir.
Çünkü insanlar çoğunlukla "genel kabul gören doğrular" çerçevesinde düşünürler.
Örneğin, pek çok insanın kafasında "demokrasi iyi birşeydir".
Yine pek çok insanın kafasında "faşizm kötü bir şeydir".
Siz bu "genel doğruları" dikkate almadan, şeriatçılığı ya da ırkçılığı övmeye ve demokrasiyi yermeye kalkarsanız, kimsenin kafasını karıştıramadığınız gibi, derhal damgalanır ve "kafakarıştıroloji" bilimi açısından sınıfta kalırsınız.
Oysa iyi bir "kafakarıştırolog" bir takım çağrışımları olan mantık oyunları ile "yanlış sorular sorarak" kafaları kolayca karıştırabilir.
Bu "yanlış soruların" en güzellerinden biri, üstelik de çift taraflı kesen bir bıçak gibi çalıştığı için zıt ideolojilerdeki "kafakarıştırologlar" tarafından aynı anda kullanabilecek olanı, "Ordudan yana mısın, orduya karşı mısın" sorusudur.
Sorunun "Ordudan yana mısın" bölümü, genellikle Güney Amerika ordularının öncülük yaptığı ama ülkemizde de yaşanmış olan baskıcı ordu darbelerine çağrışımsal bir gönderme yaptığı için, "Sen faşist misin" ithamını taşır.
Sorunun "Orduya karşı mısın" bölümü ise, ordunun ulusal güvenliği koruma görevine gönderme yaptığından "Sen vatan haini misin" suçlamasını içerir.
Böylece ordu üzerinden politika yapmak isteyen ve aslında zıt kutuplarda yer alan "kafakarıştırologlar", yani her vesile ile orduya çatmayı marifet sayan ve bu tavırlarını demokratlığın gereği gibi sunanlarlar ile, kafalarındaki baskıcı önlemleri ordunun arkasına sığınarak topluma empoze etmeye çalışanlar, bu yanlış soru ile halkın (ve ne yazık ki bazı aydın geçinenlerin de) kafalarını karıştırırlar.
Oysa soru çok açık bir biçimde yanlıştır:
Çünkü insanlar bu konudaki tavırlarını, sadece duygusal olarak, orduyu sevdikleri ya da sevmedikleri için belirlemezler, araya mantıklarını da koyarak, ordunun ne yaptığına bakarlar.
Örneğin İstiklal Savaşı'nı yapan ordunun bu davranışına orduyu sevmeseniz de nasıl karşı olabilirsiniz?
Günümüzdeki iç politikaya gelince, kimilerinin (benim de katıldığım) ölçüsü (ya da ölçütü) "demokratikliktir".
Ordu "demokrasiden yana tavır koyduğu zaman" onun iç politikadaki davranışlarını desteklerler, demokrasiyi sınırlayıcı ve kısıtlayıcı davrandığı zaman da yaptıklarına karşı çıkarlar.
Sonuç olarak "Ordudan yana mısın, orduya karşı mısın" sorusu, ordunun ne yaptığını bir kenara koyup bazı çağrışımlara dayalı olarak konuyu saptırdığından, yanlıştır.
Bir başka yanlış soru örneği, "Atanmışlardan yana mısın, seçilmişlerden yana mı?" sorusudur.
"Seçilmişler" demokrasiyi temsil ettiklerinden, yani seçilmişlik, demokratik değerleri çağrıştırdığından, insanın aklını, "seçilmişlerin lehine" karıştıran bir sorudur.
Örneğin, satın aldığı ya da aldattığı seçmenlerin desteğiyle bulunduğu yere gelmiş olan, kamu malını ve halkın parasını yağmalayan bir "seçilmiş" ile, tüm yaşamını adalet dağıtmaya vakfetmiş dürüst bir yargıcı "atanmış" olarak karşılaştırdığınızda bu sorunun yanlışlığı ortaya çıkar.
Evet sevgili ve değerli okurlarım, özet olarak, insanların kafalarını karıştırabilmek için önce "yanlış soruları" sormak, sonra da mantık oyunlarıyla gerçeği çarpıtabilmek gerekir.
Dikkat edin, "kafakarıştırologların" oyununa gelmeyin, yanlış soruların "kafakarıştırolojik" güdümüne girmeyin.
