Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

MUBECCEL KIRAY, AYDINLANMA VE POSTMODERNİZM

 

Dört genç biliminsanının, Profesör Mübeccel Belik Kıray'la yaptığı uzun görüşmelerden oluşan kitaptan geçen haftaların birinde söz etmiştim.

Hayatta Hiç Arkaya Bakmadım adıyla Bağlam Yayınevi tarafından yayımlanan kitap, hem Türkiye'nin Soğuk Savaş dönemindeki çalkantılarını, hem de bu çalkantılardan çok etkilenen bir biliminsanının inanılmaz serüvenlerini anlatıyor.

Kitabın sonlarına doğru toplumsal ve bireysel yaşam serüvenlerinin felsefi değerlendirmeleri yoğunluk kazanmış.

Aslında arkadaşlarının Beco dedikleri Mübeccel Hanım'ın, toplum ve yaşam hakkındaki değerlendirmeleri, kitabın her yerinde çarpıcı bir biçimde okurun karşısına çıkıyor.

Fakat söyleşilerin sonuna doğru, güncel düşünce yaşamımızı etkileyen ana tartışmalar hakkındaki sorular ve bunlara verilen yanıtlar ağırlık kazanmış.

Son yıllarda, özellikle bazı yazarların saldırdıkları bir Aydınlanma Devrimi sorunu var.

Kendilerini liberal diye niteleyen, ama bence liberallikle pek de ilişkileri olmayan bazı kişiler ve bir takım İslamcı yazarlar, özellikle Atatürk'e ve onun bugünkü Cumhuriyeti kuran devrimlerine karşı oldukları için, bu devrimlerin temelinde yatan Aydınlanma Felsefesi'ne, ve tabii bu arada metafizik düşüncenin karşıtı olan pozitivizme de şiddetli eleştiriler yöneltiyorlar.

Gerekçeleri de çok ilginç: Aydınlanma Düşüncesi Batı'nın bir ürünü olduğu için, bize yabancı imiş.

Sanki öz kültürümüzü oluşturan en önemli ögelerden biri olan dinimiz, bize bir başka yabancı diyardan, Arabistan'dan gelmemiş gibi.

Bu yazarlar, Aydınlanma'ya ve Pozitivizm'e karşı çıkarken de, sığındıkları akım Postmodernizm oluyor:

Toplumsal gerçeğin bir bütünlüğü olmadığını öne süren, herkesin kendi inançlarının, çevremizdeki toplumu algılamakta tek ve biricik gösterge olduğunu savunan, yani dış gerçekliği yadsıyan, postmodernizm.

İşte sözünü ettiğim kitapta Kıray bakın Aydınlanma'nın önemini nasıl vurguluyor:

"O devirdeki felsefe, (yani Aydınlanma) dinin getirdiği çok kısıtlayıcı düşünüş tarzını sorgulamaktadır. Sorguladığı kadar din vicdan meselesi haline geliyor, yeni şeyler düşünmenin önündeki kısıtlayıcı tarafı kalkıyor ve bilime yeni bir yol açılıyor... Aydınlanma felsefesi çok önemlidir... Avrupa'daki büyük değişikliklerin fikirsel yönüdür." (s.292).

Bugünlerde Türkiye'de, Aydınlanma düşüncesinin karşıtı olarak sunulan ve sığınılan postmodernizimi de yerli yerine oturtuyor Kıray:

Postmodernizm için, "Geç kapitalizmin ve ortasınıfın toplumdaki tutuculuğunu yansıtan teorik bir yaklaşım denildi" yargısına katılıyor ve bunu bir adım daha ileri götürüyor:

"Umduklarını bulamayanların, ya da yeni bir şey bulmak için çaba göstermeyenlerin konumu, durumu." (s.286).

Postmodernizmin, sosyal bilimler ve sosyal bilimciler üzerindeki olumsuz etkileri konusunda da şu uyarıyı yapıyor:

"Daha üst bir soyutlama ile daha genelden midi ve makro ölçekli gözlem ve analizlere inmeye çalışsalar çok daha verimli olurlardı." (s.287).

Yani "Araştırmalarınızı sadece fotoğraf çeker gibi yüzeysel görüntülerin saptanması aşamasında bırakmayın, sağlam kuramsal çerçeveler içine oturtun" diyor.

Kitabın en çarpıcı noktalarından bir de Huntington hakkındaki söyledikleri:

"Huntington bir bakıma hakikaten safsatalarla dolu. Hep yanıltıcıdır söyledikleri. Tamam Avrupa merkezli olmayalım, ama Avrupa merkezli olmamak demek, tarıma dayalı toplumdan sanayiye dayalı geçiş sürecinin dışında kalalım demek değildir. O bunu istiyor. Tıpkı şimdi Graham Fuller'in bizden istediği gibi..." (s.293).

Hayatımda Hiç Arkaya Bakmadım, doğru bir felsefe temelinde yaşanmış, okura doğru bir yaklaşımla aktarılan, nefes nefese okunan bir hayatın romanı.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional