Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

 

 

ŞEVKET PAMUK VE "BUÇUK TEPE"

 

 

Profesör Şevket Pamuk, çok değerli bir iktisat tarihçimizdir.

Edebiyata meraklı kamuoyumuz onu Orhan Pamuk'un ağabeyi olarak tanır.

Bilim çevreleri için ise, Orhan Pamuk, Şevket Pamuk'un kardeşidir.

Ben, iyi bir yönetici-işletmeci olan, babaları Gündüz Pamuk'u da tanırım. Her üçü de çok başarılı insanlardır.

Orhan Pamuk, nasıl uluslararası üne kavuşmuş çok değerli bir yazarımız ise, Şevket Pamuk da iktisat tarihi alanında, değeri uluslararası düzeyde kabul edilmiş ve ünlenmiş bir bilginimizdir.

Üstelik eşi Yeşim Arat da, çok değerli bir biliminsanıdır.

Yani insanın aynı ülkede yaşamaktan onur duyduğu bir aile.

Geçenlerde, Erdal ve Sevinç İnönü'nün kurdukları vakıfta yapılan bir konferansta, Şevket Pamuk'tan, son araştırmasının verilerini ve yorumlarını dinleme fırsatını buldum.

Öğrendiklerimin en azından bir bülümünü siz okurlarımla paylaşmak istiyorum.

Önce, Pamuk'un Osmanlı arşivlerini kullanarak, 1469-1914 yılları için güvenilir bir İstanbul Tüketici Fiyat Endeksi oluşturduğunu belirtmeliyim.

Yalnızca, böyle bir çalışmanın yapılabilmiş olması bile çok heyecan verici.

Tabii Şevket Pamuk, iyi bir biliminsanı olarak sadece bir "teknisyen araştırmacı" değil, aynı zamanda bir "yorumcu" da.

Günümüzde "hiç bir veriye dayanmadan, desteksiz atan, makro yorumculardan" da, "yaptıkları mikro çalışmaları yorumlamaktan aciz dar görüşlü araştırmacılardan" da çok farklı.

Pamuk, Fatih Sultan Mehmet'ten 1914'e kadar oluşturduğu fiyat endeksini, İTO'nun fiyat endeksi ile destekleyerek, günümüze kadar getiriyor.

Daha önce Tarih Vakfı'nın yayımladığı "Osmanlı İmparatorluğu'nda Paranın Tarihi" adlı enfes bir kitabı da olan Pamuk son bulgularını "İstanbul ve Diğer Kentlerde Beşyüz Yıllık Fiyatlar ve Ücretler, 1469-1998" adıyla Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından yayımlanmış olan kitabında okurlarla paylaşıyor.

O konferansta öğrendiklerimin bir bölümü, şöyle:

Bilindiği gibi Osmanlı'nın paranın değerini düşürme yöntemine "tağşiş" deniliyor:

"Mağşuş yani tağşiş edilmiş sikke" ya küçültülmüş, ya da içine bakır karıştırılmış, yani gümüş gramajı düşürülmüş akçe.

Şevket Pamuk diyor ki, "Tağşişi en çok sevenler, merkeziyetçi ve reformcu Padişahlar. Osmanlı'da ilk tağşiş, Fatih Sultan Mehmet çocukken birinci kez tahta çıktığında yapılıyor. Sonra Fatih, her on yılda bir tağşiş yapıyor. Bir başka büyük tağşiş II. Mahmud zamanında yapılıyor örneğin".

"O zamanlar enflasyona karşı güvence sağlayan, faiz ve benzeri kurumlar yok. Bu nedenle sabit gelirliler yani esnaf ve yeniçeriler çok zarar görüyor. Bir tağşiş sırasında 1 Düka altının değeri 38 akçeden 44 akçeye çıkartıldığında, yeniçerilerin maaşı günde 3 akçe. Bunun üzerine yeniçeriler Edirne'de bir tepede toplanıp olayı protesto ediyorlar ve maaşları günde 3.5 akçeye yükseltiliyor. Edirne'deki bu tepenin adı bugün de ‘Buçuk Tepe'."

Şevket Pamuk, verilerini zaman grafikleri ile açıklıyor. Akçenin içindeki gümüş miktarının düşürülmesini de bir grafikle göstermiş:

Buna göre, 1844'dan sonra artık tağşiş yok, istikrar var, çünkü Batı "Siz tağşiş yapmayın biz size borç verelim" diyor ve Osmanlı İmparatorluğu, Kırım Savaşı için tağşiş yapmak yerine Batı'dan borç alınca, iflas ediyor ve çöküyor.

Biliyorsunuz, İmparatorluğun asıl çöküşü, Birinci Dünya Savaşı'ndan çok önce, iflas ettiği ve vergi gelirlerine "Düyun-u Umumiye İdaresi" aracılığı ile Batılılar tarafından el konulduğu 1881 yılında gerçekleşmiştir.

Anlayana...

 

 

 

 

 

 


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional