Emre Kongar'ın Resmi* İnternet Sitesi


Kitaplar

Green Bullet Makaleler

Green Bullet Articles in English

Sürekli Yazılar


 

AYDINLANMA

 

EMRE KONGAR

 

TERÖRİZMİN SOSYOLOJİSİ

 

Ne özgür, ne güzel bir ülkeyiz.:

En başta saçmalama ve milletin gözünün içine baka baka gerçekleri saptırma özgürlüğümüz var.

Kimse de çıkıp "Durun yahu, bu kadar da desteksiz atmayın" demiyor.

Tam tersine ne kadar uçuk, ne kadar egzantirik "komplo teorileri" dile getirirseniz, medyada o denli revaçta oluyorsunuz.

"Kerametleri kendinden menkul" "âlimler" ve "uzmanlar" sayesinde, dünyayı arka planda yöneten dört-beş kişilik (aslında hayali) "gizli cuntalardan" tutun da, 28 Şubat'taki (aslında hiç ilgisi olmayan) "Amerikan parmağına", Huntington'un (aslında yanlış aktarılan ve yorumlanan) "Uygarlıklar çatışması kuramına" kadar her türlü dudak uçuklatan garip "bilgiyi!" öğrendi kamuoyumuz.

Kimisi, ait olduğu referans grubunun çarpıtılmış gerçeklerini, Amerika'daki 11 Eylül terörü vesilesiyle kamuoyuna kakışlamaya çalışıyor.

Kimisi, sadece adını duyduğu yazarların okumadığı ve bilmediği kitapları üzerine yalan yalnış ahkâmlar kesiyor.

Bu arada, iç politika hesapları da ortaya dökülüyor, kimisi hükümete saldırıyor, kimisi muhalefete.

Kimileri, eleştirel düşüncenin ifadesi olan "ama" ları ve "fakat"ları yasaklamaya kalkıyor, kimileri ise "ama"lar ve "fakat"lar içinde boğularak asıl gerçeği göremiyor.

Evet bu göz gözü görmeyen toz-duman arasında biraz sosyoloji yapmaya çalışalım, belki bir yararı olur.

Biliyorsunuz, sosyoloji "toplumbilim" demektir ve toplumların yapılarını, değişmelerini inceler, bunların yasalarını bulmaya çalışır.

Toplumsal yapı ise, "düzenli insan ilişkileri" demektir.

Bir toplumun siyaseti, ekonomisi, hukuku hep bu "düzenlenmiş ilişkileri" yansıtır: Siyaset "egemenlik ilişkisi", ekonomi "üretim ve bölüşüm ilişkisi", hukuk "adalet ilişkisi" üzerine dayalıdır.

Terör, toplumbilim açısından, siyasal yapıda, yani egemenlik ilişkisi içinde yer alan bir etkinliktir.

Esas olarak hedeflediği kişinin, grubun ya da toplumun ardındaki yönetim felsefesine, yani meşru ya da gayri meşru olarak belirlenmiş olan egemenlik ilişkisine saldırır.

Otoriter rejimlerde, kimi zaman "haklı bir tepki" imiş gibi algılanan terörist eylemlerin demokrasilerde lanetlenmiş olmasının nedeni, demokratik rejimlerdeki egemenlik ilişkisinin yani yönetim felsefesinin halkın iradesine ve onayına bağlı olmasından dolayıdır.

Devletler ve toplumlar arası savaşlar, doğrudan doğruya egemenlik ilişkisini değiştirmeye ve bu ilişkiye el koymaya yönelik olduklarından ve sivillerin de ölümüne yol açtıklarından, zaten tanım gereği terörist nitelik taşırlar.

Egemenlik ilişkisine karşı çıktığı için, her terör eylemenin ardında, aynen her savaşın ardında olduğu gibi, tutarlı bir ideolojik ve felsefi model vardır:

Bu model dinçiliğe, mezhepçiliğe, ırkçılığa, milliyetçiliğe, veya herhangi bir "dünyaya nizam vererek insanları kurtarmaya yönelik" siyasal inanca dayalı olabilir.

Şimdi işin en korkunç tarafına geliyoruz:

Her inanç yani her ideoloji taraftarları arasında, her zaman, egemenlik sorununun, haklı veya haksız, doğru veya yanlış, ancak ve sadece terörizmle çözülebileceğine inananlar bulunabilir.

İşte tam bu noktada, terörizm, salt sosyolojinin konusu olmaktan çıkmakta, tarihin, siyaset biliminin, sosyal antropolojinin, sosyal psikolojinin ve psikolojinin de alanlarına girmektedir.

Çünkü insan karmaşık bir yaratıktır ve onu incelemek için her biri ayrı bir soyutlamaya dayalı olan bilim dalları tek başlarına bu varlığın kompleks bir davranışını çözümlemekte yetersiz kalırlar.

Konu çok karmaşık ve uzun, haftaya devam edeceğim.


  Bu siteden yapılacak alıntılarda kaynak gösterilmesi ahlak kurallarına uygun olacaktır.

Emre Kongar ile iletişim icin e-posta, site yöneticisi ile iletişim için e-posta

Son güncelleme tarihi 25 Mart 2024

Valid HTML 4.01 Transitional