Kitaplar
Kitapların
ListesiSürekli Yazılar
Kitap Söyleşileri
Hıfzı Topuz, Türkiye'nin iletişim alanında yetiştirdiği ender değerlerden biridir.
Cumhuriyet'in ilanı ile yaşıttır.
Ama kendisiyle tanışırsanız, bu satırlarımdan dolayı çok şaşırabilirsiniz.
Çünkü karşınızda, 77 yaşında bir insan değil, hem bedeni, hem yüreği, hem beyni, hem de ahlâkı ile tam bir delikanlı görürsünüz.
(Herhalde okurlarım, buradaki cinasa dikkat ederek, delikanlı ahlâkı terimi ile, sadece gençliği değil, dürüst, ilkeli, ödünsüz, dinamik bir kişiliği belirtmek istediğimin ayırdına varacaklardır):
Hıfzı Topuz, çekirdekten yetişme bir gazetecidir.
Gazeteciliğin en alt basamaklarından başlamış, en üst yöneticilik düzeyine kadar çıkmıştır
Bu arada meslek örgütlenmelerinde de görev almış, İstanbul Gazeteciler Sendikası Başkanlığı yapmıştır.
Olağanüstü kişiliğinin ve bilgi birikiminin oluşmasında, sadece mesleki yaşam deneyimi değil, Gatasaray Lisesinde ve İstanbul Hukuk Fakültesinde başladığı, Strasbourg Üniversitesinde, devletler hukuku ve gazetecilik yüksek lisansı ile sürdürdüğü ve aynı üniversitede gazetecilik doktorası ile tamamladığı eğitimi de büyük bir rol oynamıştır.
Yirmibeş yıla yaklaşan bir süre, Pariste, UNESCO'da "özgür haber dolaşım şefi" olarak uluslararası memur statüsüyle çalışmıştır.
Bütün bu renkli ve verimli yaşamı sırasında yirmi dolayında da kitap yazmıştır.
Kitaplarında ödün vermez bir demokrat ve gerçek bir özgürlük savaşçısı kimliğini vurgulayan Topuz'u 1998 yılından itibaren bir "roman yazarı" olarak görüyoruz.
İlk romanı, kendi büyük büyükannesini anlattığı Meyyale adlı, biyografiye dayalı ama, aslında dönemin toplumsal ve kültürel ortamını aktardığı kitabıdır.
Bu kitabın kazandığı büyük başarının ardından Mithad Paşa'yı eksenine oturttuğu Taif'te Ölüm ve Damat Ferit çevresinde anlattığı Paris'te Son Osmanlılar adlı kitapları da ard arda yayınlanınca, verimli, olumlu ve onurlu yaşamında, "tarihsel roman yazarı" olarak yeni bir aşamaya daha erişti.
İşte bugünlerde "Eski Dostlar" adıyla yayınlanan ve derhal fırtınalar koparan anıları, böyle bir insanın yaşam serüvenine tanıklık ettiği için son derece ilginç ve çoğu ilk kez açıklanan önemli olaylara yer veriyor.
Örneğin, Sabahattin Ali'nin ölüm emrini veren politikacının kimliğini okuduğunuzda aklınıza Nihat Erim geliyor.
Örneğin, son günlerde televizyon ekranlarında tarihçi kimliğiyle ön plana çıkan Cemal Kutay, Sabahattin Ali hakkında ihbarda bulunan bir kişi olarak görülüyor.
Benim ilgimi en çok Sabahattin Ali ve Rasihler bölümü ile Akşamlı Yıllar ve Mustafa Kemal'in yendiği Yunan Orduları Başkomutanı Trikupis ile yaptığı röportaj ve onun yankıları çekti.
Basın ise Paris'teki evinde tanık olduğu Çetin Altan-Melih Cevdet Anday kavgasını ön plana çıkardı.
Bu kavganın bir başka tanığı olan Mine Kırıkkanat da olayı doğrulayarak, bazı ayrıntılar üzerinde eleştirilerde bulununca, Topuz'un son kitabı, basının gündeminin başına geldi oturdu.
Kırıkkanat, Hürriyet'te yayınlanan demecinde üç noktaya itiraz ediyordu: Altta olan Melih Cevdet değil, Çetin Altan'dı. Olay 1981'de değil, 1979'de geçmişti. Kavga edenleri ayırmak için başlarına kova kova su dökmemiş, sadece bir tencere su boşaltmıştı.
Ayrıca Kırıkkanat, Hıfzı Topuz'la birlikte, Melih Cevdet'i Topuz'un yatak odasına kilitlediklerini de söylüyordu.
Oysa Hıfzı Topuz'un yatak odasının kapısı çok eskiydi ve kilitlenmiyordu.
Kırıkkanat bu noktayı, sonradan Radikal'de yayınladığı ve hoş başka ayrıntıları da aktardığı iki makalede düzeltti.
Sevgili okurlarım, Hıfzı Topuz'un bu son kitabı, hem genel olarak yakın tarihimize, hem de özel olarak basın tarimize ışık tutan çok önemli bir yapıttır.
Bu yapıtta, daha ilk yazısı
yayımlanmadan bile, "Komünistlerin gazetesine yazı yazıyor" diye fişlenen
Hıfzı Topuz'un, inanılmaz derecede renkli
ve öğretici yaşam serüveni sırasında karşılaştığı ünlü kişilerin portrelerini
ve maceralarını adeta bir polis romanı sürükleyiciliği ile okuyacaksınız.
